Piyanonun altın çocuklarından Tuluyhan Uğurlu aradı dün. Takılmadan edemedim dostuma;
- Bak sen şu işe. Rüyamda dün seni gördüm peşine sen aradın.
- Aaa öyle mi? Hayırdır inşallah, ne gördün?
- Sen bir yana oturmuşsun Fazıl Say bir yana. Az ötenizde de İdil Biret usta var. 3'lü resital veriyorsunuz.
Kocaman bir kahkaha koptu Tuluyhan'dan. Belli ki onun da hoşuna gitti bu rüya. Sonra müjde verdi;
- Sıkı dur acayip seveceğin bir projem daha başlıyor.
- Neymiş o, tren garlarını bitirdin şimdi de uçak alanlarında mı konser yapacaksın?
Nemrut heyecanı
Kocaman kocaman güldü. Sonra patlattı bombayı:
- 4 Temmuz Pazar günü yeni projem 3 Altın Kentin Anahtarı: Hattuşa Tuşba Truva adlı eserimin ilk dinletisi için Hattuşa'da konser vereceğim.
Çorum Belediyesi organize etti. Orada; Hitit Festivali çerçevesinde 8 bin yıllık tarihi kentte vereceğim bu konseri. Hani önceden de Nemrut Dağı'nda çalarken çok heyecanlanmıştım ya. Aynı heyecanı duyuyorum şimdi de.
Tepelerden bakınca
O Nemrut Konseri geldi aklıma Tuluyhan'ın. Gerçekten de muhteşem bir etkinlik olmuştu. Bir araya geldiğimizde anlatırken çocuk yüzene dönüşen haliyle ağzını doldura doldura şöyle demişti; "Fırtına acayip kuvvetliydi o gün. Nemrut zirvesinde sarsıldığımızı hissettik. Mezopotamya'nın o en yüksek noktasında, tüm Anadolu'ya, Orta Doğu'ya daha yakın hissetmiştim. Ayakta durmakta güçlük çektiğim rüzgâr sanki çaldığım müzikle duygularımı dünyaya iletiyordu. Bizler Anadolu insanı olarak eşitlik, özgürlük ve kardeşlikten başka dünyadan ne isteyebiliriz ki?.....
Truvalı Hektor
Bu arada tarih bilgisini de geliştirmiş Tuluyhan. Hitit kabartmalarında bugün bizim bildiğimiz bağlamanın yer aldığını görmüş şaşkınlıkla. "Geçmişimizi o kadar az biliyoruz, kendimizi o kadar küçük zaman dilimleri içinde görmeye çalışıyoruz ki... Ne Çatalhöyük'te 10 bin yıl öncesinin duvar resimlerinin bugün hâlâ Anadolu'nun halı kilim motiflerinde yaşadığından, ne Truvalı Hektor'un savaşı ile Çanakkale Savaşı'nın aynı savaş olduğunu düşünüyoruz. 10 bin yıldır Anadolu'da yaşadığımızın burada yaşanan tüm kültürlerin bize ait olduğunun farkında bile değiliz. Galiba 21. yüzyıl insanına kadar derin bir kültür ağır geliyor." diyerek dert yandı.
Beklerim tamam mı?..
Kapatmadan önce de dedi ki; "Hattuşa ve Truva'da vereceğim konserlere zaman bulup katılmak istersen başımın üzerinde yerin var. Ama onlara gelemezsen, bu üç uygarlığın eserlerinin sergilendiği Arkeoloji Müzesi bahçesinde 27 Temmuz'da aynı konseri İstanbullular için tekrarlayacağım. Oraya mutlaka bekliyorum.