Postalcılar kendileri söylüyorlar:
Anlı şanlı Çankaya Köşkü, Kasapyan ailesinin eviymiş... Bu aile her ne hikmetse "1915 yılında Ankara'dan ayrılmak zorunda kalmış!"...
Bak sen... Neden acaba?
Sahipsiz kalan eve, Müslüman eşraftan Bulgurluzade Tevfik Efendi el koymuş.
"Ermeni tehcirinin" kabaca özeti budur.
Ölümler hariç...
Sonra Tevfik Efendi belediyeye devretmiş, belediye de Mustafa Kemal Paşa'ya.
O zamanlar köşkten Ankara'ya tozlu topraklı bir kır yolundan bir saatte gidilirmiş, "dağ başı" yani, Yakup Kadri söylüyor. Beyaz Saray da ilk yapıldığında, Başkan John Adams'ın eşi Abigail sivrisineklerden yakınıyordu.
Amerikan başkanları 1800'e kadar başka yerde oturdular.
Beyaz Saray, bitmez tükenmez "tadilatıyla" da ünlüdür. Bizim Çankaya gibi... O kadar kesildi biçildi, o kadar ek yapıldı ki, ister istemez köşk ve çevresine "yerleşke" denilmeye başlandı.
Bu yerleşkede Çakmak Köşkü de vardı, Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Hanım'ın oturması için yapılan Camlı Köşk de.
Yani bendeniz bunların "kutsallığını" pek göremedim.
Bir müzeye dönüştürüp "Muhafız Alayı komutanının Cumhurbaşkanı Bayar'ı tutukladığı köşe", ya da "Cumhurbaşkanı Sezer'in başbakana anayasa fırlattığı nokta" falan diye pankartlar koyarsanız belki kutsallık değil ama ibretlik niteliği kazanır.
Cahil postalcılar tarih de bilmiyorlar.
Rusya'nın devlet başkanı, Kremlin'den ayrı düşünülemezmiş.
Rusya'nın başkenti Saint-
Petersburg'du, "donanma saldırısına açık" olması nedeniyle (tıpkı İstanbul gibi!), bolşevikler orayı hemen terkettiler ve başkenti ülke içlerine, daha kuytu bir yere, Moskova'ya taşıdılar.
Kremlin Sarayı'na yerleşmeleri de onların ayıbı olsun.
Pekala da ayrı düşünülebilir, yarın Putin bir karar alır da Petersburg'a dönüp Kışlık Saray'a, ya da daha iyisi yazlık saray Tsarskoye Selo'ya yerleşirse ne olacak?
Postalcılara göre Elysee Sarayı da Fransız cumhurbaşkanlarından ayrı düşünülemezmiş. Orası ünlü fahişe ve kralın da metresi Madame de Pompadour'un eviydi!
Devrim yıllarında müteahhide verildi, uzun süre "kumarhane - meyhane -balo salonu" olarak kullanıldı. Devrin Osmanlı elçisinin bu eğlence sitesinin "müdavimlerinden" olduğu, orada göz koyduğu kızlara İstanbul'dan sandık sandık getirttiği lokumları dağıttığı ve "bir daha sefere yanınızda anneniz olmadan gelirseniz daha fazla veririm" dediği rivayet edilir!
Sonra saraya başka bir ünlü uçkuru gevşek, Napoleon'un kızkardeşi Caroline yerleşti. Yani kutsallığı falan yoktur.
Fransız devlet başkanlarının tarih boyunca oturup kalktıkları şatoları ve sarayları sayayım mı? Conciergerie, Vincennes, Plessis, Blois, Louvre, Versailles, Tuileries, Saint- Cloud, Fontainebleau, Compiegne... İngiliz kral ve kraliçeleri de zaman içinde çok saray dolaştılar: Tower, Saint-James, Hampton Court, Whitehall, Windsor, Buckingham...
Demek ki "devlet başkanı konutu" zaman içinde değişebiliyormuş...
Tıpkı rejimler gibi. Lütfen öğrenip de geliniz.
Bizde de İkinci Cumhuriyet (1961) ve Üçüncü Cumhuriyet (1982) çoktan bitti de Dördüncü Cumhuriyet başlayacak, farkında değilsiniz.