Halkın büyük çoğunluğunun hiç umurunda değildir, falanca bakanı başbakan mı atamış, filanca bakanı cumhurbaşkanı mı tayin etmiş...
Bunlar alt tarafı "teknik" cilvelerdir halkın gözünde.
Halk o koltuklarda "iş yapacak adam" görmek ister, o kadar.
O adamların başında da güçlü bir adam tabii.
Bu güçlü kişinin teknik sıfatı başbakan da olabilir, cumhurbaşkanı da, kral da, padişah da.
Yeter ki halk kendisi seçsin!
Rejimin "şekli" çok önemli değildir, yeter ki "açık toplum" ilkesi korunsun ve "sandık" da temel çözüm mevkii olsun.
Bu açıdan başkanlık ya da yarı- başkanlık sistemi halkın bilinçaltı eğilimlerine daha uygundur ve de "tam mı yoksa yarım mı" olmuş, onun açısından pek de önemli değildir.
Yeter ki memleket iyiye gitsin...
İster tam ister yarım olsun, kurulacak yeni sisteme karşı çıkanlar aslında sisteme karşı çıkmıyorlar. Karşı çıktıkları, "Tayyip Erdoğan'ın kazanacağı bir başkanlık ya da yarı-başkanlık"tır!
Bunların o pek de akademik "parlamenter sistem" tutkuları falan, işin lagalugasıdır. "Kendi adamlarının" kazanabileceğine en küçük bir inançları olsa, çok da ses etmeyeceklerdir sistemin değişmesine...
Hani şöyle İnönü gibi bir diktatör de gelse tadından yiyemezler.
Ezkaza Ekmeleddin İhsanoğlu köşke çıksaydı (sahi ya, öyle bir adam vardı, hatırladınız mı?), bütün o "tarafsız cumhurbaşkanı isteriz" sahtekârlığını bir yana bırakacaklar, "daha çok karış, hükümeti frenle, meclise taş koy" diye kendisine baskı yapacaklardı!...
Beş yıl sonra tut ki Kılıçdaroğlu'nun ufak da olsa köşkü kazanma ihtimali bulunsun, pek de ses etmezler yeni sisteme.
Ama onlar Kılıçdaroğlu'ndan da hiç memnun değiller tabii.
Yerine koyabilecekleri başka bir adam yok.
Gerçek şu ki ellerinde hiç adam yok, hiç.
Huysuzlukları bundandır...
Bu durumda, Erdoğan'ın daha da geniş yetkilerle donanmasını engellemek için ne yapıyorlar?
Kimisi poposundan oran yumurtluyor, "yüzde şu kadar olmaz, yüzde bu kadar olsun" şeklinde...
Yedi yıl öncesinin ünlü "367 Sabih"i gibi... Yüzde 70 isteyenler de görüldü, yüzde 80 diye uçanlar da.
Erdoğan'ın yüzde 52'yle kazanmış olmasını küçümsemeye çalışanlar da gördük. (Siyasi zavallı Kılıçdaroğlu "yüzde 51'le aldı" diyerek aklı sıra bir puan silmeye çalışıyor, bunu kazanç sayacak kadar küçüldü.) Erdoğan'a kurmaya çalıştıkları ama şimdiye kadar tutturamadıkları bir tuzak da "kurucu meclis" tuzağıdır.
Anayasayı ancak kurucu meclis yaparmış...
Gaza getirip kurucu meclis kurduracaklar, sonra da "ikinci ve paralel bir meclis topladı" diye Yüce Divan'a sevkedip astıracaklar!
Erdoğan onların hepsinden daha akıllıdır ve böyle çocukça zokaları yutacak adam değildir.
Yeni anayasayı Türkiye Büyük Millet Meclisi yapacaktır ya da yapmayacaktır, onların istediği "bürokrat-gazeteciüniversite hocası üçlüsünden oluşmuş kumpas meclisi" değil.