Evet ya, isim çok önemlidir. İsim aynı zamanda bir simgedir.
Benim göbek adım Halil, rahmetli babamın adı Mustafa Şevki... Yazılarıma "Halil Şevki" imzasını atsaydım, bu bir "ism-i müstear" değil en az öteki kadar gerçek olurdu ama ben de okurlarıma başka bir şey anlatmış olurdum. (Saklıyorum, Fethullah iktidara gelirse kullanacağım.) Romanın ve kahramanın ismini doğru seçmek o romanı yazmanın yarısıdır, derler. Dostoyevski, Suç ve Ceza'nın kahramanının ismini Rodyon Romanoviç Raskolnikov değil de Boris İvanoviç Piçkov yapsaydı aynı etkiyi elde edebilir miydi?
Bir Recep Tayyip Erdoğan'ın adı Ruşen Jerfi Kamuranoğlu olabilir miydi, imkan var mıydı?
Dersim'in Kureyşan aşiretinden Kamer Bey ile Yermuş Hanım bile "Karabulut" olan soyadlarını vakitlice Kılıçdaroğlu yapmışlar, belki oğlumuz günün birinde ana muhalefet lideri olur diye!
Keşke Karabulut kalsaydı, belki fazladan üç beş oy daha alırdı...
Köylünün sınıf değiştirme özlemi bundan daha iyi özetlenemez. Yetmişli yıllarda teröre kurban giden, alçakça öldürülen bir yazarımız vardı, Garip Tatar... Ne güzel, ne "halktan" bir isim, ne kadar da sol kokuyor üstelik...
Ama bu isimle onu kimse tanımaz. Çünkü eserlerine İlhan Ümit Kaftancıoğlu imzasını atıyordu.
İsim önemlidir efendim, isim çağrışım yoluyla, semantik bilimine göre "gönderme alanıyla" çok şey anlatır.
Örneğin, "Sümeyye Sündüs Özkerestecioğlu" gibi bir isminiz varsa, sahne, perde ve televizyon dünyasında, podyumlarda tutunamazsınız, kendinize "Alev Yakar" falan gibi daha civelek, daha fingirdek bir isim uyduracaksınız.
İşte bunun için sinemada Gaffar Bumin Çıtarak ya da Fahrettin Cüreklibatur yoktur, Fikret Hakan vardır, Cüneyt Arkın vardır. Tarık Tahsin Üregül yoktur, Tarık Akan... Eh, uzun zamandır o da yoktur.
Adı Melahat Fıçı olan bir diyetisyen ve zayıflama uzmanı düşünelim, işsiz kalır.
"Doğu" derseniz başka şey söylersiniz, "şark" derseniz başka. "Milli" derseniz başka şey söylersiniz, "ulusal" derseniz başka.
Örneğin oğlunuza Kurtcebe Alptemuçin Cebenoyan gibi bir isim verirseniz, hangi partiyi tuttuğunuz ortaya çıkar. Kızınıza Tuğçesu adını koyarsanız Nişantaşı'nda oturuyorsunuz demektir.
Örneğin Ekmeleddin'i Ekmel yaparsanız, emekli Kemalist memurlara "korkmayın, sizi yemez" mesajını vermiş olursunuz.
Ama adamın ismini de doğru bilmek şartıyla tabii.
Aday gösteriyorsan, adayının ismini bileceksin.
Yok eğer kendin aday oluyorsan, önce adaylığını koyduğun beldenin ya da bölgenin adını belleyeceksin, Kağıthane'ye Kağıttepe demeyeceksin.
Ana muhalefetin ve de yavru muhalefetin adayı açıklandığı zaman, gençlerden biri "eh, seçime kadar ismini öğreniriz herhalde" demişti. Abartıyor sanmıştım.
Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu'na önce "İslamoğlu" dedi.
Sonra hata yaptığını görerek düzeltti, "Ekmeloğlu" dedi.
Bunlara oy vermeyi düşünenlerin gözlerinden öperim.