Şimdi bir uyanık "Papa seçiminde Illuminati parmağı" falan gibi bir konuyu işleyen çarçur bir roman yazmaya koyulmuştur biryerlerde...
Zenci kardinal tam seçilecekken öldürülsün mesela... Denzel Washington oynuyor. Kötü rahip de Anthony Hopkins.
Ama "güzel bir rahibe" de olsun romanın içinde, bunlar birbirlerini Avilalı Azize Theresa ile Aziz Juan de la Cruz gibi, hiç cinsellik karıştırmadan ulvi bir aşkla sevsinler.
Esas çocuk da (tabii ki Amerikalı) sonunda rahibeyi kötü adamların elinden kurtarsın.
Gülmeyin, ne güzel film olur, avanaklar seyrederler.
Yeni seçilecek Papa'nın "çağdaş kapitalizme uygun" olacağı kesin, Ganalı Kardinal Peter Turkson'un yani zenci adayın en iyi tercih olacağı tartışılıyor, müşterek bahisler de açılmış... Zenciye on dolar...
Üstelik kardinalin soyadı da Türkoğlu! Faşistler haklıymış, Ganalılar da Türkmüş.
Magazini de güzel, eskisinin yüzüğünü kıracaklarmış, manastıra kapatacaklarmış falan. (Gözlerine de mil çekerler mi?)
Bir Müslüman olarak kimin kazanacağı beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor ama kafama takılan bazı sorular var.
Hayır, "konunun uzmanı Mehmet Ali Ağca ne düşünüyor" şeklinde değil.
"Hele zenci aday seçilirse, yeni Papa'nın testislerini, erkek olup olmadığını anlamak için ortası delik iskemlenin altından doğru hangi kardinal okkalayacak" şeklinde de değil.
"Cep telefonu çağında bunlar Papa'nın seçilip seçilmediğini niçin bacadan duman çıkararak ilan ediyorlar" falan da değil.
Benim merak ettiğim şudur: Alt tarafı Kemal Kılıçdaroğlu gibi seçimle gelen bir Papa, nasıl oluyor da birdenbire "yanılmazlık" kazanıveriyor?
Öyle ya, kardinallerin toplanıp kendi aralarından seçtikleri, kardinallerden bir kardinal... (Korkmayın, "il Papa non e possibile, ma c'e un cardinale, mmmm" fıkrasını anlatıp münasebetsizlik etmeyeceğim, Katolik dünyasının her zamankinden fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu şu günlerde...)
Hani babadan oğula geçse ya da Audrey Tautou'yu İsa'nın torunudur diye tahta oturtsalar anlayacağım da... Hem seçimle gelinen hem de geçen gün gördüğümüz gibi "istifa suretiyle bırakılabilen" bir makam.
Nasıl oluyor da, sıradan bir fani, insanların günahlarını affedebiliyor? Aslında her köy papazı da yapıyor bunu, her türlü haltı ye, papaza anlattın mı iş bitti.
Peki "müstafi papanın" bağışlamış olduğu günahlar böyle bir durumda geri mi geliyor?
Bir de "index" meselesi var, biliyorsunuz, papa "şu şu şu kitapları okumayacaksınız" diye bir liste çıkarıyor, okuyan boylu boyunca cehennemlik...
Niçin, her şehrin piskoposu yanılabiliyor da, "başkent piskoposu" asla yanılabilemiyor? Çünkü Papa, Roma İmparatorluğu'nun başkenti Roma'nın piskoposuydu aslında, biliyorsunuz.
Hani biz şimdi Ankara Müftüsü'nü tutup Halife yapsak, onun gibi bir şey!
Ama bütün bunlar boş laftır, çünkü inançlar tartışılmaz. Cem Yılmaz'ın dediği gibi, isteyen isterse krem peynire tapar, bize ne?