Viyana'da güzel bir gelenek vardır: Her yılbaşı gecesi mutlaka "Yarasa" opereti sahnelenir.
İki yerde. Hem Devlet Operası'nda (Staatsoper), hem Halk Operası'nda (Volksoper)...
Çünkü "Yarasa" opereti (Die Fledermaus) bir yılbaşı gecesi cereyan eder.
Gidemedim diye de üzülmeyiniz, biletler adam başı 250 avro, bizim parayla 600 papel! Ön sıralar... En arkada ayakta izlemeye razıysanız (Stehplatz) ve de yer bulursanız tabii, 15 avroya kadar düşebiliyor. Yer tutup kaşkol ya da eşarp bağlayacaksınız, böyle de bir gelenek vardır.
Yarasa'nın son perdesi, gardiyan Frosch'un yaptığı çeşitli soytarılıklarla açılır. Ne mutlu, benim gibi, Frosch'u bir zamanlar ünlü Behzat Baba'dan, Behzat Butak'tan seyredebilmiş yaşlılara... (Sonradan Otto Schenk gibi büyük komedyenlerden seyretme mutluluğunu da tattım.)
Frosch zurna gibidir, bir yandan zulasında tuttuğu erik rakısını çekerken, bir yandan ortalığı dağıtır. Meydanı boş bulmuştur. Hapisane müdürü Frank, sabaha karşı, Prens Orlovsky'nin yılbaşı partisinden "akşamdan kalma" olarak gelecektir...
Frosch bir ara duvarda asılı bulunan takvime gider, "31 Aralık" yazan yaprağı koparır, altından "32 Aralık" çıkar.
Bu şaka, Yarasa'nın asıl metninde yoktur.
Hangi yönetmen hangi yıl yumurtlamıştır bilmiyorum, ama bu da güzel bir Viyana geleneği olmuştur, her sahneye koyulduğunda mutlaka tekrarlanır. Müziği kadar ünlüdür.
(Atatürkçülüğü "klasik müzik dinlemek" sananlar, yazının buraya kadarı sizin için.)
İmdi... Ne demek istiyorlar bu şakayla?
Belki yalnızca hoşluk yapıyorlar, belki de yeni yılda hem çok şeyin değişeceğini, hem de hiçbir şeyin değişmeyeceğini vurguluyorlar.
Yalnız zampara Eisenstein, hoppa karısı Rosalinde, fettan hizmetçi Adele ve üçkağıtçı Doktor Falke için değil, hepiniz, hepimiz için.
İşte buyurunuz, denemesi bedava:
Bu gece, yeni yılda sigarayı bırakmaya karar vereceksiniz ve bırakmayacaksınız.
Az yemeye, spor yapmaya, kendinize daha iyi bakmaya karar vereceğiniz ve bu sözünüzü tutmayacağınız gibi.
Hiçbir şeye kafanızı takmamaya, kimseyi üzmemeye, herkesle iyi geçinmeye karar vereceğiniz ve bunu yerine getiremeyeceğiniz gibi.
Aldırmayın, yarın hem 1 Ocak hem de 32 Aralık.
Kendinizi fazla dağıtmayın, yatmadan önce bir bardak suya bir tablet Alka-Seltzer atıp için, kesmezse yarın kalktığınızda Aspirin de alırsınız. (Yemeklerin ve kuru yemişlerin çoğu artacak, ziyan olacak, buna da üzülmeyin, hep öyle olur.)
Takvim cilvelerini de fazla ciddiye almayınız, yalnız 2013'e girmiyoruz, iki aydır 1434'ün de içindeyiz. Bu da klasik müzik seven "gardırop Atatürkçüleri"nin hiç hoşuna gitmeyebilir.
Başkasına da sorarsan "yıl 5773" diyecektir, o da mı gerici?
Öyle ya da böyle, her görüşten dost düşman herkese iyi seneler dilerim. Şu 1434 diyenlerle 5773 diyenler de keşke bu yıl bir barışsalar artık...