Uzun süredir görüşemedik ama çok sevdiğim bir polis arkadaşım vardır, bir ilçenin emniyet müdürüydü...
Kimileri utanırlar bir polis müdürüyle arkadaşlık etmekten, ben onlardan değilim. O zamanlar Günaydın gazetesinde polis muhbirliği yapan itin biri (muhabirlik demedim, muhbirlik dedim) bir rakı masasında benim hakkımda ileri geri konuşmuş: Gençliğinde falanca örgütün üyesiydi! (68 kuşağıyız ya, herkes bize katil gözüyle bakıyor...)
Emniyet müdürü arkadaşım da bana aktardı.
"Yok öyle bir şey," dedim, "ama yetki de senin elinde, arşiv de, aç bak bakalım herhangi bir örgütle herhangi bir ilişkim olmuş mu?"
Bir süre sonra geldi, "yokmuş" dedi. "Yahu," dedim, "olsaydı ne olacaktı? Beni içeri mi alacaktın?" Bu tip çamurlar ülkemizde çok bol ve çok sık atılır.
Bana da MİT ajanı dediler, Ermeni asıllı dediler, Yahudi asıllı dediler, eşcinsel bile dediler. (Masonlarla çok papaz olduğum için mason diyemiyorlar.) Balat'ta otururmuşum da ağabeyimin ayakkabılarını giyip okula gidermişim... Hani Beşiktaşlı ve de tek çocuk olmasam hafızamı yoklayacağım, acaba ben mi unuttum?
Bir tarafımla güldüm geçtim. Bu iddialardan birine "bürokrasiye bakışımı" bilenler çok gülmüşlerdi, başka birine de beni fazla yakından tanıyan birçok hanım. Fakat politikacı pek gülüp geçemiyor galiba... MHP kongresi var ya, parti içi muhalefet Devlet Bahçeli'yi iktidarın dümen suyunda buluyormuş da "sokaklara inelim" falan diyormuş...
Bu arada Bahçeli için "MİT ajanı" da demişler. Bu bir ayıpmış.
Sağcı parti, milliyetçi parti, devleti savunan parti, genel başkanını o devletin gizli servisine üye olmakla suçluyor! Böyle acıklı bir güldürü ancak Türkiye'de mümkündür.
Devlet Bey de yememiş içmemiş hemen MİT'e bir dilekçe vermiş, "onlardan olup olmadığının" açıklanmasını istemiş. (İnsanın aklına hemen, 1964 yılında kongre kazanabilmek için mason locasına başvurup "mason olmadığına dair" belge alan bir mason geliyor!) MİT de, resmi bir yazıyla, "kurumumuzla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır" demiş.
İlgisi olsaydı da "vardır" diyemezdi, çünkü MİT mensuplarının kimliğini açıklamak suçtur. Bu suçu MİT'in kendisi de işlese farketmez.
Konuya çok önem veren muhalif basın "temiz kâğıdı aldı" diyor.
Devlet Bahçeli bu açıdan temizmiş. Bu mantığa göre MİT mensupları da "kirli" oluyorlar! Muhalefet partilerine yağ çekmek için kıvranan bir kısım basın, şimdi de devlet memurlarına hakaret mi ediyor?
Her bağımsız ve egemen devletin bir de gizli servisi vardır, olacaktır, olmalıdır. Bu serviste çalışmak ayıp da değildir günah da. "Bana uymaz", ben devlet memuru olacak adam değilim, o ayrı konu. (Olsaydım hariciyeci olurdum.) Fakat görüldüğü kadarıyla devlet, Devlet'e de uymuyormuş.
Devletten gocunan Devlet, şimdi devleti savunmak için yeniden başkan seçilecek. Devletin başbakanı olursa da devletin MİT müsteşarını atayacak ve bu devlet örgütünü onun aracılığıyla yönetecek.
"Yurdum insanı" kavramına bir de "devletim insanı" kavramını mı ekleyelim?