Geçenlerde "Erdal İnönü'yü özlediğini" yazmıştı arkadaş, biz de "herhalde kendisine belgesel yaptırıp para verecek birilerini özledi" diye gülmüştük... Çıplak poposuna peştemal bağlayıp hamamda "Alaman karılarıyla" resim çektiren büyük gazetecilere güldüğümüz gibi.
Birkaç gün içinde mesele anlaşıldı: Meğerse kitap çıkarıyormuş, Baba İnönü ile Oğul İnönü arasındaki mektuplaşmaları derlemiş... Onun reklamını yaparmış!
Yapsın. Biz dokuz kitap yayınladık, çok şükür hiçbir zaman "bugün şurada şu saatte imza günüm var, gelmezseniz vallahi darılırım" yazan soytarılardan olmadık. Bundan ar ettik, teeddüp ettik, taaccüp ettik. O zamanlar böyle şeyler ayıptı.
Peki ama o kitap daha önce çıkmamış mıydı yahu?
Vallahi de çıkmıştı, iflah olmaz İnönücü'lerden merhum Ahmet Tevfik Küflü yayınlamıştı Bilgi Yayınları'ndan, 1988'de... Gene koyu bir İnönücü olan Sevgi Özel yayına hazırlamıştı. Özden Hanım önsöz bile yazmıştı.
Eskisi 1947-1960 yıllarını kapsıyordu, arkadaşın yeni derlemesi 1947'den başlıyor, 1952'de kalıyor üstelik.
Ne tükenmez bir malumat ve feyiz hazinesi, ne dipsiz bir kuyuymuş bu evrak-ı metruke!
Okuyan okusun, ben rahmetli Erdal Bey'in "babam beni kucağına alıp bir kerecik okşayıp sevmemiştir" lafına takıldım...
"İnönü" kavramını pek güzel aydınlatıyor.
Arkadaş da şimdi o çocuğu, Bayan Mevhibe'nin sevimli yavrusunu özlemiş (bu deyim Milli Şef döneminin Türk basınına aittir, biz yumurtlamadık.)
Nesini özledi acaba?
Hiç girmemesi gereken yanlış bir koalisyona İlhan Selçuk'un ve Cumhuriyet Gazetesi'nin ağır baskısıyla girip, sosyaldemokrat olduğunu ileri süren partisini beş yılda yerlere düşüren büyük önderi mi özledi?
Erdal İnönü'nün bir "siyaset dehası" olduğunu yazan da kendisi olduğuna göre, herhalde bunu özlemiştir. (Tek başına seçim kazanamayan genel başkan özlemini Kemal Kılıçdaroğlu'yla rahatça giderebilir.)
İcraat niyetine, o koalisyon boyunca, stepneliğini, koltuk değnekliğini yaptığı Demirel'i hayranlıkla izlemekle yetinen dehayı mı özledi? (Bu "uzlaşma kültürüymüş", arkadaş öyle diyor.)
Sivas'ta yakılan aydınlardan herkesten sonra haberi olan devlet adamını mı özledi?
Yoksa, İSKİ'den partiye aktarılan paraların kaynağını, değirmenin suyunun nereden geldiğini sorgulamadan ellerini oğuşturan sayın başkanı mı özledi?
Arkadaş da kendini solcu sayanlardan olduğuna göre, koalisyona girdiğinde 100 baz alınan memur maaşlarını koalisyondan çıktığında 38'e düşürmüş "fakir fukara babasını" özlemiştir belki de!...
Acaba, solcu olduğuna göre, kağıt üzerinde ODTÜ'yü yönettiği yıllarda rektörlüğü "fiilen" rahmetli Deniz Gezmiş'e devreden devrimciyi mi özledi?
Yok canım, "insani yanlarını" özlemiştir herhalde...
Belagat kabiliyetini mi, genizden gelen nezleli sesini mi, ikide bir geğirmesini mi?
Efendiliğini özlemiş... Elhak öyleydi. "Bürokrasinin efendisi" diyecektim ama babası o şerefi kimselere bırakmaz.
Neyse canım, bugün bayram, İnönü hayranlarının da bayramları kutlu olsun bari.