Kabaca "İstanbul sermayesi" denilip geçilen Koç Holding'in ve onun medya uzantısı Aydın Doğan ve adamlarının ne istedikleri bellidir: Türkiye'nin ne olacağı hiç önemli değil, yeter ki "Tayyip" gitsin, onların kazançlarını katlamaları için gerekli ortamı doğuracak, tercihan da onlara "medyun-u şükran" olacak zayıf bir koalisyon kurulsun...
Wikileaks belge sızıntıları bunu kabak gibi ortaya çıkardı, bizi de doğruladı.
Bunun için yaygara yöntemini denediler, tutmadı. Yalan yazdılar, kimse yutmadı. Kamuoyunu germe politikası izlediler, yordu. Kılıçdaroğlu diye bir adam yarattılar, sökmedi.
Bir ara sıkıyönetim isteyecek kadar saçmaladılar, iplerin bu yolla askerin eline geçmesini umacak kadar çaresiz duruma düşmüşlerdi.
Elbette bu amaçla başbakanı "öldürtecek" değillerdir. Kendilerini tenzih ederiz.
Fakat seçimde yenilmeyeceğini anladıkları başbakandan "vücudunu ortadan kaldırma" yoluyla kurtulmayı düşünenler de vardır: Türk faşistleri. İsterseniz kibarca "derin devlet" deyiniz.
Önce bizzat kendileri denediler, şimdi "taşeron" kullanıyorlar.
Taşeron da, Kürt faşistleri.
PKK barış istemiyor, bunu da herkes biliyor.
Öyle "demokratik haklar" falan da değildir derdi, tam bağımsızlıktan aşağısı PKK'yı kesmiyor.
Oysa başbakan Kürt sorununu da çözecek, Kıbrıs sorununu da. Yeni anayasa girişimi bunun habercisidir.
Bu, her iki faşist grubun da işine gelmiyor.
İç savaşın sürmesini istiyorlar.
Türk faşistleri, kendi varlıklarını doğrulatmak için, Kürt faşistleri de bir kör bağımsızlık umuduyla...
Düşman ortak olunca da, birinin ötekini, güçlünün zayıfı, ağabeyin kardeşi "kullanması" kolaylaşıyor.
Türk faşistleri, Kürt faşistlerini besleyip büyüttüler. "Kontroldan çıktı" falan deniyor, inanmayınız.
Bazı Türk bürokratları, çatışmada cephanesi biten PKK militanlarına çarpışmayı sürdürebilmeleri için mermi gönderecek kadar rezilleşebiliyorlarsa... Bazı Türk bürokratları, PKK'nın rahatça vurabilmesi için sınır karakollarını zayıf ve savunmasız duruma düşürecek ve "hazır lokma" yapacak kadar vatanlarına ihanet edebiliyorlarsa... Durum çok vahimdir.
Bunu yapan, başbakanı öldürmeye haydi haydi kalkışır.
Ama beceriksiz herifler bunlar, bir türlü başaramıyorlar.
Ecevit'i öldürememişlerdi, Erdoğan'ı da öldüremiyorlar.
Amerikan emperyalizminin gücünün herşeye yetmeyeceğinin anlaşılması gibi, bunların da herşeyi her istedikleri gibi yönlendiremeyecekleri görüldü.
Gazeteci vurup "dinciler yaptı" demek kolay, yutacak salak sayısı, özellikle basın salağı miktarı yüksek olduğu sürece... Ama başbakan vurmak o kadar kolay değil, Amerikan serüven filmlerindeki kadar...
Kafaları, özleri gereği, çok fazla çalışmıyor.
Örneğin Cumhuriyet gazetesine bomba atıyorlar ama "zarar vermeyecek" şekilde!
Örneğin Danıştay'ı basıp Kemalist hâkim vuruyorlar ama eylem sırasında "yaşasın şeriat" diye bağırınca bunu yutacağımızı sanacak kadar da saftırık bunlar...
Hrant Dink'i öldürüp "Avrupa Birliği yapmıştır" yorumunu yapmaktan utanmayacak kadar çokbilmişler ama herkes de gülüyor.
Başbakanı öldürmeyi başarabilirler mi? Hiç sanmam.
Seçimi kazanacak, anayasayı değiştirecek ve Türkiye rahat edecektir.
Ben en çok, Atatürkçülük ettiğini, ilericilik ettiğini, devrimcilik ettiğini, solculuk ettiğini sanarak bu rezil oyunda kendini kullandırtan basın ve üniversite ahmaklarına acıyorum. Tarih onları hiç adam yerine koymayacak.