Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Türk doğru ve çalışkan da Kürt eğri ve tembel mi?

Doğru dürüst bir ülkede, hap kadar çocuklara her sabah yemin ettirilmez, marş söyletilmez. Doğru dürüst bir ülkede "Fransız'ım, doğruyum, çalışkanım" diye böbürlenme olmaz.
Hiçbir Amerikan çocuğuna "varlığım Amerikan varlığına armağan olsun" dedirtmezsiniz, kıyamet kopar. Hiçbir İngiliz çocuğu büyüklerini saymayı, küçüklerini sevmeyi kendine "şiar" edinmemiştir. Kendisine böyle bir şey dayatılmaz. "Her Türk doğru ve çalışkandır"...
"Her Türk doğuştan askerdir"... Bunlar mis gibi faşist sloganlardır.
Bu "and" muhabbeti, Türkiye'nin faşist döneminden kalmış bir ayıptır.
Sayın Nimet Çubukçu'ya "okul formalarını bir çırpıda kaldırıp tarihe geçme fırsatını kaçırdınız hanımefendi" derken, aynı zamanda bu "and" meselesini de kastetmiştik: Bu devrimi yapamadı. Gitti "çalıştay" kurdu, onlar da tay tay tay çektiler.
Kürt politikacılar da kaldırılmasını istediler, Danıştay reddetti.
Danıştay bu işe ne karışıyor?
Bu gibi durumlarda geçerli ve gerçekçi olan "Büyük İskender çözümüdür", vurursun kılıcı, düğümü kesersin, olur biter. Bir emir verirsin, ertesi sabah hiçbir ilkokul öğrencisi varlığının Türk varlığına armağan olması için taahhüt altına girmez!
Bırak ondan sonra beğenmeyen de buyursun gitsin mahkemeye, Cem Uzan gibi...
Çünkü sen "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" dedirtirsen çoluk çocuğa, bir başkası da çıkıp "Ermeni'yim, ezilenim, öldürülenim" diyebilecektir!
Danıştay, gerekçeli kararında, bu andın "Türk ilköğretim sisteminin bir parçası olduğunu" belirtmiş. O parçanın o torna makinesinden çıkarılıp atılması gerekiyor. Parçayı beğenmek zorunda değiliz. Bütünü de hiç beğenmediğimiz gibi.
Bu and, ırkçıdır.
Danıştay istediği kadar "değildir" desin, öyledir.
Bu and, faşisttir.
Çünkü ilkokul çocuklarına her sabah bayrak töreni yaptırıp marş söyleten ve yemin ettiren bir eğitim sistemi, faşist bir eğitim sistemidir.
Çünkü Türkiye eskiden faşist bir ülkeydi, bugün de faşizmden "nihayet kurtulmaya çalışan" bir ülkedir.
Bu and, hap kadar çocuklara "ideoloji aşılamanın", beyin yıkamanın mükemmel bir örneğidir. Demokrat Türkiye'ye yakışmaz.
Gene de büyük bir mesafe katedilmiştir: Bendeniz 10 Kasım 1958 günü okul bahçesinde "güldüğüm" için, evet yalnızca güldüğüm için ihtar cezası almıştım. Öğrenim hayatım maşallah iyi başlıyordu! (Olay, "karşıdevrimci" dedikleri Adnan Menderes devrinde geçiyor, uyumayınız.)
Beden eğitimi dersinde de yıllarca "uygun adım yürüme" öğrettiler bize, spor niyetine! Uyumayınız, sivil ilkokulda.
Gene de atılan adımlar yetersizdir. Reform değil, devrim istiyoruz.
Okul kışla değildir. Askeri okulların disiplin düzenini sivil okullarda kurmaya faşizm denir. Sivil öğrencilere üniforma da giydirilemez. Formalı sivil öğrenci, Avrupa'da on dokuzuncu yüzyılda kalmış bir garabettir.
Otu botu seçim sonrasına bırakıyorsunuz, hadi bakalım bu da yeni ders yılına kalsın.
Ama halledilsin, sonra papaz olmayalım yeni hükümetle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA