İşin rengi ve de "gidişatı" bellidir: AKP seçimi kazanacak, yeni bir anayasa hazırlanacak, halkoyuna sunulacak ve... kabul edilecektir.
"Başkanlık sistemi" de halkoyuna sunulacaktır ama bunun anayasa taslağının içine "ankastre" mi edileceği yoksa ayrı bir oylama mı yapılacağı, teknik bir meseledir.
Ve de başkanlık sistemi de halk tarafından kabul edilecektir.
Gözlerinin içine başka hayal girmesin, muhalif gazeteci vatandaş! Sana gelen yollarda daima hüsran bekle. Bu arada, demokrasiye ait çizgiler, dikkat et silinmesin...
Görünen köy asla kılavuz istememektedir ama ne yapalım ki bu meseleyi bir yıl kadar daha evirip çevirip kovalamak zorundayız, her gün yazı yazmamız gerekiyor!
Ev geçindirmek için de, şimdiden söylediğimizi aylarca tekrarlamaya devam...
Başkanlık sistemine geçildiğinde, bizi çok çok farklı bir Türkiye de beklemiyor, korkmayınız.
Bugünkü yönetime devam, ekonomik kalkınmaya devam, rekor büyüme hızlarına devam... Sermaye sınıfının güçlenmesine devam, "normalleşmeye" devam...
Fakat "teknik" olarak yeni bir sayfa açılacaktır, bazı "makiyaj" çalışmalarına da gerek vardır.
Eh, bunların arasında bir "genel af" da gündeme gelir herhalde...
Adet öyledir ya!
Kürtler'e sağlanacak geniş özgürlüklerin yanısıra, iç savaşa bulaşmış herkese genel af.
Apo da dahil mi? Çünkü Apo bırakılmadan susmaya niyetleri yok.
Çok gürültü kopar...
Gürültüyü bastırmak için, faşistlere de af... Bir ona, bir buna... Çizgi roman kahramanı "Kunteper canavarı" gibi!
Yani hem PKK militanları çıkacaklar kodesten, hem Ergenekon çetesi... (Bu arada fırsattan yararlanacak bir sürü de hırsız uğursuz tabii, "Rahşan çocukları"...)
İki taraf da tatmin olur mu, yoksa "ötekileri neden bıraktınız" diye su koyuverirler mi?
Bu ülkede "Türk Ceza Kanunu'ndan 141 ve 142. maddeler kaldırılsın ama 163. madde kaldırılmasın" diyen zevzekler de görmüştük biz.
Nalıncı keserlerinin bu kadar hızlı çalıştığı, herkesin "kendine demokrat" olduğu bu ülkede bu barış nasıl sağlanır?
Kürtler özgürlüklerle tatmin olurlar mı, yoksa PKK "bağımsızlığa kadar savaşa devam" diyerek oyunbozanlık eder mi? (Etmeye çok yatkındır çünkü derdi farklıdır.)
Faşistler "bizim devrimiz geçmiş" diyerek susup otururlar mı, yoksa "kana kan intikam" diyerek hesap soracakları günleri beklemeye mi koyulurlar? Sağa sola sataşıp pislik mi ederler?
Müthiş bir ikilem bu... Genel af, çok zor bir karar, sakalı da mundar edebilir, bıyığı da.
İspanya'da, General Franco'nun ölümünden sonra, demokrasiye geçiş sürecinde sağın ve solun üzerinde ortaklaşa fikir birliği ettikleri bir "pacto de olvido" yani bir "unutma anlaşması", bir "geçmişe sünger çekme" kararı, bir "eski defterleri açmama" kararlılığı mümkün müdür Türkiye'de, yoksa herkes muzurluğa kaldığı yerden devam eder mi?
Seçimi kesinlikle kazanacak ama başbakanın yerinde olmak istemezdim.
Ne de olsa biz oturduğumuz yerden ahkâm kesiyoruz.
Ama onun tepesinde "müeyyide kılıcı" sallanıyor.
Genç Osmanlılar ve onların ikinci kuşağı olan İttihatçılar, "hele bir anayasa yürürlüğe girsin, gerisi kolay" demişlerdi ama kazın ayağı öyle çıkmamıştı.
Aynı filmi yeniden seyretmeyelim de... 1876'da ve 1908'de bizi bozmuştu, şimdi daha çok bozar.