Bir "otuzlu yıllar" soytarılığıdır yukarıda okuduğunuz başlık.
Şaka gibi gelir, ya da "uyuzluk olsun diye yazarın zorlaması" sanabilirsiniz, değildir.
Böyle konuşulmuştur ve gülünç olunmuştur.
"Bay" ve "bayan" gibi tanımlar hele "Osmanlı" isimleriyle birlikte kullanılınca soytarılığın doruklarına çıkılmıştır:
"Bonjur Bay Lütfullah Celadettin... Koman-t-ale vu?"
"Mil mersi Bayan Melahat Şakir... E vu?"
(1934 yılına kadar soyadı yok ya... Şapka var, soyadı yok.)
Gayret "asrilik" gayretidir. O zamanlar çağdaşlığa "asrilik" denirdi.
O kadar ki, ortalığı bir sürü "asri kebapçı", "asri kıraathane", "asri lostra salonu" kaplamıştı.
Ne var ki, emir ve komuta zinciriyle bir çırpıda insanların dilini bile değiştirebileceğini sanan kafa, "hitap şekillerini" haydi haydi değiştirebileceğini düşündü.
"Monsieur" ya da "Madame" benzeri olsun diye "Bay" ve "Bayan" icat edildi.
"Efendi, bey, paşa, ağa" gibi hitap şekilleri emirle ortadan kaldırılmıştı ya, artık herkes bay ya da bayan olacaktı.
Oysa halk yıllarca üst sınıfa "bey", alt sınıfa "efendi" demeyi sürdürdü. Örneğin kapıcı, şoför ve biletçi hep efendi olarak kaldılar.
İşin matrağı, üst rütbe asker de hep "paşa" olarak kaldı! General Evren ile General Şahinkaya, birbirlerine hep "Kenan Paşa, Tahsin Paşa" dediler. Devrim yasalarını, en başta devrimin efendileri çiğniyorlardı!
Dilimizde insanın "titri", adından "sonra" gelir: Ahmet Bey, Ayşe Hanım gibi.
Kemalist bürokratlar, Batılılaşma gayretiyle, bunu Batı dillerindeki gibi "öne" almayı denediler: Bay Ahmet, Bayan Ayşe...
Tutmadı. Yürümedi.
Ve halk arasında alay konusu oldu. Karagöz oyunundaki Karanfilzade Tarçın Bey misali, halk, "tango karı" dediği hoppalarla, "kalem efendileriyle", özenti ve yapay "alafranga" tiplerle böyle dalga geçmeye başladı.
Şimdi başbakanın Kılıçdaroğlu'yla dalga geçtiği gibi: Bay Kemal.
Çünkü başbakan halk adamıdır, Kılıçdaroğlu da CHP'nin başı.
Kılıçdaroğlu'nun partisine de otuzlu yıllarda "Kamubuyurum Tüz Bölemi" demişlerdi, o da tutmamıştı!
Altmışlı yıllarda bürokrasi bir orta yol buldu. Tutmayan lafları yumuşattı.
"Mebus" yerine önerilen "saylav" tutmamıştı, onu "milletvekili" yaptılar örneğin.
"Bay" ve "bayan" yerine de, "nötr" bir hitap şekli icat ettiler:
Hem kadına hem erkeğe uygulanabilen "sayın" kelimesi...
Daha sonraları Ecevit bunun cılkını çıkarıp taşa toprağa sayın demeye başlayınca, halk da bu tür konuşmaya "Ecevitçe" dedi tabii!
Ama "bayan" lafını da, hitap şekli olarak değil, genel olarak "kadın" anlamında benimsedi. Şehirlerarası otobüslerde "bayan yanı" vardı.
Şimdi anayasa referandumunda Recep Bey ile Bay Kemal kapışıyorlar... İsterseniz Tayyip Efendi ile Sayın Kılıçdaroğlu da diyebilirsiniz.
Bay Kemal kaybedecek.
Neden mi?
Halkımız dolmuştan "müsait" bir yerde iniyor da ondan.