Bu memlekette "Atatürk dönemine geri dönmek isteyenler" vardır.
Bu memlekette "peygamber efendimizin asr-ı saadetine geri dönmek isteyenler" olduğu gibi...
Adı üstünde, bu tiplerin ikisi de "gericidir" işte.
İçlerinde çok samimi olanlar da var. İyi niyetli davranıyorlar ama kafaları çalışmıyor, neyin ne olduğunu bilmeden konuşuyorlar.
Böyle bir dönüş mümkün değil ya, avukat ağzıyla "bir an için" mümkün olduğunu düşünelim.
Atatürk dönemine dönüş demek, "tek parti idaresine" dönüş demek. O parti, CHP.
Milletvekili adayları "merkezden" belirlenecek ve siz de onları "seçtiğinizi" sanacaksınız. Tek partinin kendi listesinde bile "değişik adaylar arasında tercih" yapılamıyor. İlinizin "kontenjanı" kaç kişiyse, listenin o sayıda sıra isimleri meclise "otomatik" olarak giriyorlar. Bu seçim değil, "formalite"...
O düzende örneğin bir Anayasa Mahkemesi de olmayacak. Elhak "parti kapatma" diye bir sorun da yaşanmayacak, çünkü ortalıkta kapatacak parti yok...
Tek partinin il başkanları aynı zamanda vali ve belediye başkanı da olacaklar. (Hatta Kızılay başkanı bile olacaklar!) Ayrıca yerel seçim yok.
Tek partinin genel sekreteri de, içişleri bakanı...
Ekonomiye Etibank, Sümerbank ve Ziraat Bankası bakacaklar.
Yurt dışına ancak yılda bir kere çıkış hakkınız olacak ve pasaport alabilmeniz de yaşadığınız ilin emniyet müdürlüğünün "keyfine" kalacak.
Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu yeniden yürürlüğe girecek.
Döviz taşımak ya da bulundurmak yasaklanacağına göre, bankadaki döviz hesabınıza da devlet tarafından el konulacak!
"Yastık altında" sakladığınız dövizi bankaya yatıramazsanız, harcayamazsınız, hiçbir ekonomik "muamelatta" kullanamazsınız. Eviniz basılır da bulunursa ayrıca yandınız.
"Özel içki" yok, Tekel rakısı, Tekel birası içeceksiniz. Tekel size ne sigara üretiyorsa da, onu... Seçme hakkınız yok, çünkü "alternatif" yok. Alternatif yasak.
Solculuk da yasak. Çıkıntılık yasak.
Eleştiri yasak. Muhalefet yasak. "Ben bu durumu beğenmiyorum" diyenler kendilerini siyasi şubede bulacaklar.
Bir de "sürgün" cezası var tabii, gerek görürlerse sizi "tehcir" etmeyecekler de, kibarca "iskân" edecekler. Adı değişecek.
Tacirseniz, ithalat ya da ihracat yapabilmek için "mevzuattan" ananız ağlayacak... Ticaret zaten "pis" bir iş.
Elbette bu sistemi yeniden kurabilmeniz için de, yanınızda yörenizde Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası ya da Stalin Rusyası gibi birtakım "modeller" olması gerekiyor.
Size bir de "Atatürk çapında" lider lazım tabii... İşin orasını hiç düşünmemiştiniz, değil mi?
Ya da daha ileri gidin, iyice suyunu çıkarın, o döneme bile parmak ısırtın. Bir bürokrat "Türk olmayan uçakların havaalanlarımıza iniş ve kalkışını yasaklayalım" demişti... Bu, Recep Peker'in bile aklına gelemezdi.
Onu bırakın, ne Hitler düşünebildi ne de Stalin.