Yatay geçiş diyorlar... Sorun olmuş... Ben onu gençliğimde üç kere yapmıştım yahu!
Bir yıl İngilizce hazırlık sınıfından sonra iki yıl işletmecilik okudum, "bu meslek bana göre değil" dedim, İngiliz Dili ve Edebiyatı'na geçtim, baktım orada öğreneceğim fazla bir şey yok, daha doğrusu öğreneceğimi kendi kendime de okuyarak öğrenebilirim, yeniden İş İdaresi Bölümü'ne...
Orada da sıkıldım gene, neyse ki o arada Şerif Mardin hocamız geldi, Sosyal Bilimler Bölümü'nü kurdu, attım kapağı oraya, Siyasal Bilimler'i bitirdim. İlk mezunları bizler olduk, bizim sınıf...
Önce Robert Kolej Yüksek Okulu, sonra da bildiğiniz adıyla Boğaziçi'nde olup bitti bu iş, bitireli otuz dört yıl.
"Yatay geçiş" olmasaydı şimdi herhangi bir şirketin çok mutsuz ve büyük bir ihtimalle alkolik müdürü olup çıkacaktım, Şerif Mardin hayatımı kurtardı!
Şimdi de, yarış atı gibi o kurstan bu kursa seğirterek üniversiteye girebilmiş çocukların büsbütün hayatını karartmak istiyorlar...
Neyse ki YÖK ilk kez bir işe yaradı: Yatay geçiş hakkı bütün öğrencilere tanınmak üzere artık...
Çünkü bir tek Sabancı Üniversitesi'sinde vardı bildiğim kadarıyla.
Birinde verilen hak diğerlerinde nasıl olmaz? Anlamak mümkün değil.
Yanlış tercih yapmış, ya da hasbelkader, "puan cilvesiyle" istemediği, sevmediği, ısınamadığı bir yere girebilmiş çocuğa, ciddi bir "hayatını ve geleceğini kurtarma" olanağıdır bu.
Böylece, rahmetli ve çok sevgili Oğuz Atay'ın deyimiyle "yazar olmak isteyen mühendis olmak zorunda" kalmayacaktır.
"Ertesi yıl yeniden ÖSYS'ye girmek" eziyetinden de kurtulacaklar!
Çünkü her yıl sınava giren yaklaşık 2 milyon kişi, ertesi yıl yeniden giren bunların 300-400 bini, yani neredeyse dörtte biri...
Demek ki üniversite öğrencisi çocuklarımızın dörtte biri, "okuduğundan" memnun değil...
Ama karşı çıkanlar var.
"Mühendisliğe girip tıptan çıkacaklar" diyorlar...
Fark derslerini verdikten sonra, niçin olmasın? Ben de öyle yapmıştım. Bu yüzden bir sene kaybettim, bedeli buydu, buna da katlandım.
Karşı çıkanların asıl dertleri başka tabii...
"Eşe dosta fırsat tanıyacaklar" diyorlar... Daha ileri gidip, baklayı ağzından çıkarıp "kendi adamlarını dolduracaklar" diyen de var...
Kendi adamları dedikleri AKP canım!
Nasıl başı bağlı kız insan değilse ve üniversitede okumaya hakkı yoksa(!), üniversiteye girmiş bacaksız da olduğu yerde kalsın, kendisine çizdiğimiz çizginin dışına çıkamasın!
Örneğin, keferenin papazı arkeolog olabilsin, bize lazım değil.
İttihat ve Terakki sana nereyi gösterdiyse orada oturacaksın güzel evladım. Bu toplumda herkes yerini ve sınıfını bilecek, "toplum mühendisliğini" boşuna mı yaptık?
Haddini bil, çizmeyi aşma. Sonra sana da "dağdaki çoban" muamelesi çekerim haa, ampul kafalı!
Sen oyunu da bizim CHP'ye vermezsin çünkü... Okuyacaksın da adam mı olacaksın, koyuver çember sakalını, giy cüppeni takunyanı, sakın değişmeye ve gelişmeye kalkma, ki karikatürünü yapabilelim!