Çünkü iki tarafın "kırmızı çizgileri" birbirinden çok uzak...
"Türk tarafı" dişe dokunur bir anayasa değişikliğini beceremeyeceğini görüyor, daha doğrusu "Türk faşistlerinin" gazabıyla başa çıkamayacağını anlıyor, "genelgeçer" birtakım tavizlerle işi bitirmeye çalışıyor: Bağımsızlık sözkonusu değil, federasyon yok, Türkçe elbette resmi dil olarak kalacak, pek pek birkaç Kürtçe gazete ve televizyon, dil eğitiminde de kurs murs düzeyinde, "seçmeli ders" düzeyinde birkaç kolaylık. Bir miktar taviz...
Açılım paketinin içinde (henüz ve görünürde) başka bir şey yok.
"Devletin şefkatli kollarına kendinizi bırakın" gibi saçmalıkları ciddiye alan da yok artık... Belli ki bunlar kolay kolay o dağlardan inmeyecekler.
Çünkü "Kürt tarafı" kesinlikle Apo ve PKK'nın muhatap alınması derdinde, onları "legalize" etme çabasında, bağımsızlıktan vazgeçmiş gibi görünüyor ama razı olabileceği en az şey de "adı konmamış" bir federasyon! Bunun sıfatının "şimdilik" olmayacağına dair de en küçük bir garanti yok. İleride adını koymaya, hatta adını "değiştirmeye" de pek eğilimli görünüyorlar. Şimdilik "demokratik özerklik" kavramıyla topu taca bırakıyorlar.
DTP, "İmralı'ya bakıp hizaya gelmekten" vazgeçemiyor ve vazgeçmeyecek. Çünkü kendi başına bir gücü de yok.
AKP efeleniyor ama "bürokrasiye ve onun kuyrukçuluğunu yapan bir kısım basına" bir noktaya kadar "diş geçirebileceğini", daha fazlasını "söktüremeyeceğini" görüyor.
Ilımlı, akıllı yani "makul" Kürtler de var Türkler de tabii, ama sanırım azınlıkta kalacaklar. "Şehit anasıyla terörist anası öpüştü barıştı" gibi haberler "duygusal magazin süsü" olmaktan ileri gidemeyecekler.
Bu iş çözülemeyecek. Açılmış gibi görünecek, bir şey açılmayacak. Ermenistan'la ilişkileri "normalleştirmek" çok daha kolay, çok çok daha kolay.
Çözülmesini istemeyenler "hükümet çuvalladı" diye şişinecekler, bunu "oya tahvil etmek" isteyecekler. Başbakan da kendi seçmenine "çok uğraştım ama iki tarafa da laf anlatamadım" diyecek.
Yazık olacak. "Adı konmamış düşük yoğunluklu iç savaş" sürecek ve sonu daha da kötüye gidecek.
Sorumlular, Türk ve Kürt faşistleri olacaklardır. Yumuşamaya niyetleri yoktur. Çünkü iki taraf da, ötekinin, adını koymadan bile olsa "yenilgiyi kabul etmesini" ve teslim olmasını bekliyor. Bu şekilde hiçbir yere varılamaz. Bu bir "açılım" değildir.
Günah hükümetten ve bizlerden gitmek üzeredir.
Bizler, yani liberal diye "aşağılanan", sürekli küfür edilen gazeteciler ve aydınlar. "Ortasını bulalım" dedik, istemediler. Belki de saflık ettik, kendimizi kandırdık. Belki de bu kamuoyuna iki numara büyük geldik. Belki birçok kimseye iyilik ve iyi niyet yaramıyor.
Eh, siz bilirsiniz... Yiyin birbirinizi!
Bakalım Amerika'ya, Rusya'ya ve de Avrupa'ya derdinizi nasıl anlatırsınız artık... Bakalım dış güçler hangi tarafı nereye kadar sıkıştırabilecekler?
Dua edin de, Bosna-Hersek gibi bir "sıcak müdahale" yolu açılmasın. İşte o zaman ayvayı yeriz.