Kimileri, rüyalarında "ak sakallı bir ihtiyar" görürler... Bu yaşlı adam genellikle onlara "bugün benim için ne yaptın" diye sorar...
O sormadan önce davranıp "şu altılı ganyandan bir-iki tüyo versene amca" diyenler de vardır.
Kimi zaman bu ak sakallı ihtiyar Karl Marx kılığına girer ve sorusu da "bugün devrim için ne yaptın" şekline dönüşür.
Marx yalnızca solculara görünür... Öyle herkese görünmez gecenin bir vakti...
İnanç meselesi! Evliya Çelebi de rüyasında peygamber efendimizi görmüş, telaş ve heyecandan "şefaat ya Resulallah" diyeceğine "seyahat ya Resulallah" demiş ve o geceden sonra İstanbul'da pek kalamamıştı...
Hazret-i Ali'yi gören halk şairlerimiz de vardır, sabahın seher vakti, Ali'yi gördüm Ali'yi...
Şimdi de Atatürk'ü görenler çıktı. Sağda solda da anlatıyorlar.
Biz de Seda Sayan'ı gördük, her yerde anlatıyor muyuz?
Ergenekon sanıklarından biri, iddianamenin bir yerinde, başka bir Ergenekon sanığına, "rüyamda Atatürk'ü gördüm" diyor... Bir telefon konuşması bu.
Ak bir ata binmemiş hayır, mavi gözleri de çakmak çakmak değilmiş. Sarışın bir kurda benzeyip benzemediği anlaşılmıyor. Fakat "gençlik dönemindeki gibi" kalpaklıymış.
Mareşal üniforması makbul değil demek ki, silindir şapka ve frak da uygun değil, "jaketatay" falan yaramaz, ille kalpaklı ve avcı ceketli olacak.
Sanık, Atatürk'e "durum 1919'dan farklı değil" demiş, Atatürk de "farkındayım" diyerek onu doğrulamış.
Yani 2009 yılında İstanbul işgal altında, devlet yıkılmış, ordu dağılmış, Yunan ordusu İzmir'e çıkmış ve içerilere doğru ilerlemekte... Onlar farkındalar ama biz farkında değiliz.
Sanık bu rüyanın çok etkisinde kalmış ve "yakında vatana hizmet etmeye başlamaya" karar vermiş!
Vatana hizmet etmeye başlayınca da kendini kodeste bulmuş.
Buna da şükür... Bir başka Ergenekon sanığı gibi "Konya'dan, Mevlana türbesinden uzaya bir ışık yükselecek, Atatürk ona tutunarak aşağı inecek" de diyebilirdi!
Kurban olayım... Bunlar memleketi kurtaracak, Atatürk'ün yetiştirmek istemiş olduğu çağdaş, ilerici, bilimi rehber edinmiş cumhuriyet çocukları...
Türkiye'yi gerilikten, hurafelerden, rüya gören sanığın gene aynı iddianamede yer alan deyimiyle "tesbihle mesbihle dolaşan p....'lardan, i....'lerden" kurtaracaklar!
Biz de belki beş yüzüncü kere yazalım:
Atatürk'le bir sorunumuz yok. "Atatürkçülük adına yapılan ahmaklıklara" karşıyız.
Anlayan anlıyor, anlamak istemeyen ya kafasızdır ya kötü yüreklidir.