İzinli olduğum günlerde süren "sandık eşittir demokrasi" iddiası çevresinde dönen tartışmalar, ben döndüğümde artık hız kesmişti. Gündemden çekilmiş olsa da içimde kalmasın; bu konuda bir hatırlatma yapayım:
Sandığın olması asla demokrasinin de var olduğu anlamına gelmez. Vatandaşların oy atması, demokrasinin asgari şartı değildir.
Nedenini açıklayayım:
Hatırlar mısınız? Vesayet rejimine karşı mücadele edildiği yıllarda, Tek Parti dönemini sık sık tartışırdık.
Kemalistler, Atatürk'ün demokrat olduğunu savunuyordu. Biz ise karşı çıkıyor ve Altı Ok arasında 'demokrasi' kavramının olmamasını delil olarak gösteriyorduk.
Ayrıca Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası sudan sebeplerle kapatılmış, üç aylık Serbest Fırka deneyimi hüsranla sonuçlanmıştı.
Özetle 1946'ya kadar demokrasiden söz etmek mümkün değildi. Ülkeyi Tek Adam Atatürk ile İkinci Adam İsmet İnönü'nün CHP'si yönetiyordu.
Ama bir dakika: Madem sandık demokrasinin temel şartı... Madem "sandık eşittir demokrasi"... Neden 1924- 1946 arasına demokrasi demedik ve demiyoruz? Öyle ya... Sandık vardı ve seçimler yapılıyordu.
Nedeni basit: Vatandaş sandığa gidiyor ama ancak tek partinin gösterdiği adayları seçiyordu.
Benzeri bir sistem, kendilerine demokratik halk cumhuriyeti diyen sosyalist ülkelerde de vardı. Ve sandığın olması, o ülkeleri asla demokratik kılmıyordu.
Sandık... Yani ülkenin, kimler tarafından yönetileceğinin genel seçimlerle belirlenmesi... Demokrasinin değil, olsa olsa cumhuriyetin (veya meşruti monarşinin) bir alametidir.
Bir cumhuriyetin (veya meşruti monarşinin) demokratik olup olmadığı, farklı kriterlerle belirlenir; sandıkla değil.
Demokrasinin en anlamlı tanımının sandık olduğunu... Ancak yakın tarihimizi göz önüne almayan birisi iddia edebilir... Ki bu da, ya ilkokula dahi gitmediğinin ya da kaba partizan olduğunun işaretidir.