Geçenlerde "Hakikat kaçkınıyız" başlığıyla, gerçeklerle yüzleşmekten nasıl da kaçtığımızı anlatan bir yazı kaleme almıştım (3 Kasım).İdam cezası meselesi de bunlardan biri. Dün bizim gazetenin manşetinde, pilot üsteğmen oğlu şehit olan yaşlı annenin sözleri yer alıyordu: "İdamı getirin, bu işi bitirin..."
Kadıncağız "bu işi" derken hiç kuşkusuz PKK'yı kastediyor. Tamam ama oğulcuğu PKK ile aktif bir mücadele içindeyken şehit olmadı ki...
Genelkurmay'ın açıklamasına göre helikopter hava şartları yüzünden düşerken 17 canı da birlikte sürükledi.
Böyle bir durum her an, her yerde olabilir. Askeri helikopterlerin, uçakların düşmesi için ille de savaş gerekmiyor.
PKK'lılar zaten ölüyor
Son günlerde öyle bir hava yaratıldı ki... Sanki idam cezası gelirse, PKK meselesi bitecek.
Halbuki süreç ortada: PKK saldırıları ne zaman başladı? 1984'te... O zaman idam cezası var mıydı? Evet vardı.
Bugün geldiğimiz noktada örgütün kaç militanı öldürüldü? 30 binden fazla. Bu durum bize neyi gösteriyor?
30 binden fazla kayıp vermelerine rağmen hâlâ savaşmaya ve ölmeye devam ediyorlar.
Şimdi kalkmışız, ölmekten korkmayan ve zaten ölüp duran insanlar için, "İdamı getirelim, işi bitirelim" diyoruz.
Haklar için anket olmaz
Bu konudaki anketlerden söz ediliyor. Anketler elbette siyasetçilere fikir verir. İyi de ülke anketlerle yönetilir mi?
Hele hele, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi konularda anketle iş yapılır mı?
Amerikalı siyaset bilimcilerin hep verdiği örnektir: Eğer halkın eğilimleri ciddiye alınsaydı, ABD'de ırkçılık devam ederdi. Beyaz çoğunluk, siyah azınlığın haklarını tanımazdı.
Menderes'i unutmayın
Tabii bir de Adnan Menderes meselesi var: Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşları (Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu) 1961'de idam edilmişti.
CHP'lilerin ve ordunun bir kısmı bu korkunç olaydan çok mutlu oldu. Yapılanı doğru buldu.
Türk sağı, demokratlar, liberaller, vicdanlı solcular ve CHP'liler ise o idamları hep eleştirdi.
Bugün geldiğimiz noktada Adnan Menderes için anıt mezar yapılmış durumda. CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu o idamların yanlış olduğunu söylüyor.
İdam cezasını savunan kişi, eğer tutarlı olmak istiyorsa, Menderes'in de idamını da savunmak durumunda değil mi? ("Siyasetçide tutarlılık arama" mı diyorsunuz? Peki...)
Türk sağının ikiyüzlülüğü
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 1972'de idam edilmişti. Çoğu Türk sağcısı, o solcuların idamını doğru bulur.
Halbuki o üç genç... Evet, nahoş işler yapmışlardı ama kimseyi öldürmemiş, hatta yaralamamışlardı dahi... Siyasi ortam yüzün asıldılar. İdam cezası varsa, adaletsizlik de var yani...
Geçenlerde Başbakan Erdoğan'ın söylemlerine değil, bakanlara ve müsteşarlara verdiği emirlere bakılması gerektiğini söylemiştim. Çünkü ikisi arasında fark olabiliyor ('Cambaza bak cambaza' taktiği, 7 Kasım)
İdam cezası da öyle... Belki de söylem, yine eyleme dökülmeyecek. Yani idam cezası kanunlaşmayacak.
"O zaman sen niye yazıyorsun" diyeceksiniz... İnsan dayanamıyor işte!