Haziran ayından beri defalarca Suriye'nin kolay lokma olmadığını, çünkü arkasında Rusya'nın bulunduğunu yazdım. Medyadaki bazı arkadaşlar hiç tınmadı, açık açık "Suriye'ye savaş açalım" demedikleri kaldı...
Aradan beş ay geçti. Bugün-yarın devrilecek olan Esad koltuğunu korudu. Gerginliğin Türkiye'ye maliyeti artmaya başladı. Sonunda hükümet arayışlara girdi. Siyasi-diplomatik yaklaşımı öne çıkarmaya başladı.
Bu yeni yaklaşım hemen etkisini gösterdi. Mesela Türk-Rus İşadamları Birliği çarşamba günü bir bildiri yayımladı ve iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin giderek güçlendiğini vurgulayarak şöyle dedi:
"(Türk ve Rus) siyasilerimizin Suriye'de yaşanan insanlık dramına bölge ülkeleri olarak siyasi bir çözüm bulmalarını diliyoruz. Rusya'da faaliyette bulunan işadamları olarak akan kanın durdurulmasını ve ikili ilişkilerimizin stratejik ortaklığa doğru taşınmasını arzu ediyoruz."
Sermayedar dediğin ekonomik çıkarını önemser. Birlik bu talebi ortaya koymakta bence geç kaldı. Suriye bağlantılı iş yapan yerli iş insanları ise hâlâ sesini çıkarmadı.
"Peki ya malum medyacılar ne yapıyor" mu diyorsunuz? Bir hafta öncesine kadar Suriye politikasını eleştirenleri, "Barış çığırtkanı" ilan edenler... Bugün "siyasi çözümden" ve "Rusya'nın öneminden" söz eder oldu. Bu da gayet normal! Ne de olsa Osmanlı'nın torunlarıyız. Fıkrayı bilirsiniz: Hani dalkavuk, "Ben patlıcanın değil, Sultanımızın dalkavuğuyum" demiş ya...
Not: Rusya-muhibbi filan değilim. Geçer akçe olmasa da sadece gerçekçi olmaya çalışıyorum.