Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Madem öyle, Aleviler cem ayinini camide yapsın

Tekrar merhaba! Bir haftalık tatilim sırasında, biraz zahmetli de olsa internete girerek Türkiye haberlerini takip etmek mümkündü. Ama yapmadım. E-maillere bile bakmadan zihnimi boşaltmaya çalıştım.
İyi ki öyle yapmışım. Çünkü döndüğümde ülkemizin hiç değişmediğini gördüm.
Bir şey kaçırmamıştım: Suriye'nin düşürdüğü uçakla ilgili tartışma hâlâ devam ediyor, Başbakan Erdoğan hâlâ bağırıyordu. Trafik hâlâ çıldırtıcıydı ve dere yataklarına yapılan evler yüzünden hâlâ insanlar ölüyordu.
Alevi-Sünni tartışması bile aynıydı: Dindir, din değildir... İslam'ın parçasıdır, hayır İslam dışıdır... Cemevi ibadethane midir, kültür- sanat merkezi midir?
Koltuk sahibi Sünnilerimizin bu konudaki tavrı, bana Sovyetler Birliği dönemine ait bir fıkrayı hatırlattı.
Bir Amerikalı ile bir Rus özgülük hakkında tartışıyormuş. Amerikalı, ülkesindeki özgürlüğün boyutlarını örneklemek için... "Biz icabında ABD Başkanına 'ahmak' olduğunu haykırırız" demiş: "Peki, aynı özgürlük siz de var mı?"
Rus gururla, "Elbette var..." demiş: "ABD Başkanına biz de 'ahmak' deriz."

Senin işin sorun çözmek
Kendi özgürlük talebimiz karşılandığında pek mutlu oluyoruz ama başkasının özgürlüğünü tanımamak için bin dereden su getiriyoruz.
Artık buna ne ad verirseniz verin: İki yüzlülük, çifte standart, kendine Müslümanlık...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in tutumu, bu halimize güzel bir örnektir...
Biliyorsunuz Hıristiyan Avrupa, İslam'ın bir din olduğunu, yakın tarihlere kadar "resmen" kabul etmemiştir. Mesela geçenlerde Avusturya'nın İslam'ı tanıyışının 100'üncü yılı kutlandı.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Cumhurbaşkanı Heinz Fischer'in de katıldığı Viyana'daki etkinlikte şöyle dedi:
"Bu kutlama, pek çok demokratik ülkenin kendi sınırları içindeki Müslüman varlığı tanımada tereddüt gösterdikleri bir dönemde yapılmaktadır. Halbuki Avusturya bunu 100 yıl önce çıkardığı, 'İslam Cemaati Kanunu' ile başarmıştır."
Başkan Görmez, kendi inancının tanınmasından pek memnun oluyor. Seviniyor. Peki başkalarının inancı, başkalarının dini pratikleri söz konusu olduğunda ne yapıyor?
"Sorunları çözsün diye oy verilmiş" bir siyasetçi olduğunu unutan Meclis Başkanı Cemil Çiçek... CHP milletvekili Hüseyin Aygün'ün, "Madem cami var, Meclis'te cemevi de açılmalı" talebini... Ciğeri kediye emanet edercesine, Diyanet İşleri'ne soruyor...
Başkan Görmez'in yönettiği kurumdan da, aksi zaten mümkün olmayan malum cevap geliyor: "Alevilik, İslam-içi bir oluşumdur... İbadet yeri camidir."

Asıl niyet farklı mı?
Öyle mi? Peki, tamam...
Madem Alevilik, İslam-içi bir oluşum ve ibadet yeri de cami... O halde cemevi açılsın- açılmasın, resmen tanınsın-tanınmasın diye niye tartışıyoruz?
Alevi vatandaşlarımız camiye buyursun... Saz çalarak, semah dönerek cem ayinini yapsınlar... Böylece İslam-içi olduğunu ilan ettiğiniz inançlarının gereğini yerine getirip huzurla evlerine dönsünler...
Efendim? Pardon, duyamadım? "Olmazzz... Olamaaaz..." mı diyorsunuz?
Niye ki? Hani Alevilik, İslam-içiydi? Hani ibadethanesi de camiydi?
Haa, anladım! Siz sorunlara çözüm bulmak değil, Alevileri Sünniliğe asimile etmek istiyorsunuz. Ee, şunu baştan söylesenize...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA