Ben bindim, kapıyı kapadım. Zevcenur Hanımın henüz bir ayağı yerdeyken şoför gazlamaz mı? Kapı da, geçenlerde yaralanan dizine küt diye çarpmaz mı? Hem korku, hem can acısı... Bağırış çağırış, durdu... Sonra aramızda (özetle) şöyle bir konuşma geçti:
"- Ne oldu?"
"- Ne olacak binmeden kalktın..."
" - Görmedim..."
"- Burada 10 kişiyiz, birimizin henüz binmediğini fark edemedin tabii...."
"- Ben ne yaptım ki?"
"- Yahu işin bu; kapıların kapandığından emin olmadan nasıl kalkarsın? Vazgeçtik arkadaş, biz inelim, bagajı aç..."
" - Niye büyütüyorsunuz?
Özür diledik ya..."
"- Özür filan dilemedin; 'Ben ne yaptım ki' deyip duruyorsun..."
Onca lafa bir işe yaramadı. Hatasını kabul etmeden kızdı gitti.
Başka bir durağı aradık. Sonuç: Sabiha Gökçen Havaalanı'na gidene kadar tam üç kere kaza atlattık. Adam yol boyunca başka sürücülerle camdan ağız dalaşına girdi. Sonunda da, "Bazen 36 saat çalıştığım oluyor" dedi.
Velhasıl, al birini vur ötekine...
Şikâyet ettik de ne oldu?
Bu olayları anlatmamın sebebi, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yahya Uğur'un yaptığı açıklama...
Şikayetlerle ilgili "kara liste" oluşturacaklarmış da... "Üç defa" aynı hatayı yapan taksiciye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla, 'meslekten men' etmeye kadar varan cezalar kesilecekmiş de.... Duy da inanma!
Taksiciler cezalandırılması gereken sürüyle kabahat, hatta düpedüz suç işliyorlar ama kime, neyi, nasıl ispatlayacaksın?
Bir şikayet durumunda mert şoförlerimizin fırdöndü yalanlarına hazır olun: "Beyefendi yanlış anlamış"... "Ben öyle bir şey yapmadım..." "Hanımefendi öyle dediği için o yoldan gittim..."
Yazmıştım: Bir taksici tehdit etti... Ben de, bakalım işe yarayacak mı, diye Trafik Şube'nin internet sitesine şikayet ettim. Sürücünün ismi hariç her şeyi ayrıntısıyla kaydettim. Yer, saat, plaka, taksi durağı, söylenenler...
Sonra ne mi oldu? Efendim karakola gelin şikayet edin" dediler. Kafaya bak! Karakola geleceksem, o internet sitesini niye kurdunuz?
Trafikçiler sürekli "yasak yerde bekleme" cezası kesiyor. İşini düzgün yapan taksicilerle hep sohbet ederim. Bir tane bile "şikayet üzerine kesilen ceza" örneği anlatmadılar. Yani caydırıcılık sıfır!
Amerikalı sistemi kurmuş
Arkadaş! Şikayet mekanizmasını New York'taki gibi kurmuyorsan, boşuna konuşma...
Sabaha karşı 04.00... Arkadaşımız Mefaret çevreyi bildiği için bir taksi bulup geldi.
Baktık burnundan soluyor. Karşısında ufak tefek bir kadın gören taksici, sululuk etmiş. Mefaret kızınca da, "İşine gelmiyorsa binme ablacığım" demiş.
"Sen şimdi görürsün" dedi sürücüye. Adam tınmadı. Sırıta sırıta "Ben ne yaptım ki" diyor... Mefaret 311'i çevirip karşısına çıkan belediye görevlisine olanları anlatmaya başladı.
O anda ne oldu biliyor musunuz? Taksici kayboldu! Arkadan başını ve omuzlarını gördüğüm adam görünmez oldu. Korkudan bamyalaşmıştı.
Bizde Emniyet bile taksiciyi cezadan kurtaracak; kabahatini, suçunu yanına kâr edecek bir sistem kurmuşken... Taksici Odası ile Belediye işbirliği içinde ceza kesecekmiş... Ha! Ha! Ha!