Yeni yasama döneminin ilk gerilimine bugün şahit olacağız. Meclis'te, Hükümet'e verilen birer yıllık, "sınır ötesi harekâta karar verme yetkisinin uzatılması" tartışılacak.
Hükümet elbette bu yetkininin uzatılmasını istiyor. MHP'nin tam destek vereceği bu yetki, muhakkak ki BDP'lilerin yoğun itirazıyla karşılaşacak.
Kandil'de konuşlanan PKK; askerlere, polislere ve en önemlisi sivillere saldırırken... Devletten operasyon yapmaması istenecek!
Benim tahminim şöyle: Bu tezkere geçer ve Hükümet, kara operasyonunu dener.
Bu konuda Hükümeti teşvik eden iki faktör var:
1) İran, kendini tehdit eden PJAK'a karşı saldırıya geçti ve askeri açıdan ciddi bir başarı kazandı. PJAK yelkenleri suya indirdi. Aynısı neden PKK için yapılmasın? (Devletlerin, hükümetlerin birbirini taklit ettiği çok görülmüştür.)
2) Ankara eğer PKK'ya karşı askeri bir başarı kazanmak istiyorsa, hava harekâtından vazgeçip, kara harekâtını denemek zorunda.
Şimdiye kadar bombaları, füzeleri dağa taşa salladılar. Halbuki askeri açıdan tek alternatif; mağara girişlerine kadar gitmek...
Tabii gitmek de yetmiyor. En az bir hafta bölgede kalmak gerekiyor. Çünkü kampların sağında solunda gizli sığınaklar var. Sessizce saklanan militanlar, beşaltı gün sonra harekete geçip, kampa inen bir helikoptere füzeyi çakabiliyor. (Yaşanmış bir olay.)
Türkiye eğer ABD ve Barzani ile anlaşmışsa, kara operasyonunu deneyecektir.
Üstelik sadece askeri açıdan değil, siyasi açıdan da buna mecbur: 1) PKK'yı yok edemese de, örgüt toparlanana kadar eli rahatlayacak. 2) "İran başardı, siz beceremediniz" eleştirisinden kurtulacak. 3) Anayasa sürecinde Türk milliyetçilerinin hücumlarını ve Kürt ulusalcıların tehditlerini göğüsleyebilecek.