Siyasetten bıktım. Bugün konumuz gündelik yaşamla ilgili... Belki hatırlarsınız, insanların denizle ilişkisinin belediyeler tarafından kolaylaştırılması üzerine birkaç yazı yazdım burada.
İstanbul'da yaşadığım için örnekleri bu kentten veriyorum. Büyükşehir Belediyesi plaj sayısını 33'e çıkardı ama nüfusu 15 milyona yaklaşan, iki kıtaya yayılmış bu koca kente yetmiyor.
Boğaz kıyılarını dolaşıyorum. Halk birçok yerde kayalarla, taşlarla mücadele ederek denize girebiliyor.
Bense (temiz ve tehlikesiz olmak şartıyla) bütün kıyıların plajlaştırılmasından yanayım.
***
Bunun çok güzel bir örneğini geçenlerde İzmir
Foça'da gördüm. Belediye harika bir uygulama yapmış...
Anlatmaya çalışayım:
Kıyıya paralel bir yol var (
Reha Midilli Caddesi). Bunu tek yönlü hale getirmişler.
Yüzünüzü
kuzeye döndüğünüzde...
Sağ tarafta üç-dört katlı evler ve oteller yer alıyor. Tek yönlü, parke yoldaki trafik akışının engellenmemesi için iki yana demirden, şık babalar koymuşlar.
Yani park etmek, dörtlüleri yakarak, "
Hemen geliyorum abicim" numaralarına yatmak yok.
Yolun sol tarafında yayalar için genişçe bir bölüm ayrılmış. Foçalılar gün boyu burada yürüyor. Sabahları hafifi hafif koşarak gazete almaya gidiyorlar mesela.
***
Benim asıl bayıldığım bölüm ise buradan sonra başlıyor: Yürüyüş yolunun solunda
kumluk alanlar var. Halk, özellikle
çocuklu aileler buradan denize giriyor.
Belediye kumluk alana birkaç
küçük iskele yapmış. Uçlarına da birer merdiven kondurmuş... İsteyen oradan denize giriyor. Bu iskelelere sandal filan bağlamak yasak...
Bir de kayalık alan var. Orada şahane bir uygulama yapılmış: Kayaların üzerine, yürüyüş yoluyla aynı hizada, uzayıp giden
ahşap bir platform kurulmuş.
Kumluk bölümün sığlığını değil de, biraz daha derin bir denizi tercih edenler, işte o ahşap alandan giriyor denize. Tabii denize inen merdivenler yapmayı da unutmamışlar.
Çocukların koşuşturduğu eğlenceli ama gürültülü kumluğu değil de, daha sakin yerleri tercih edenler, sözünü ettiğim ahşap platformdan denize giriyor.
***
Bilhassa
1990'lardan itibaren belediyeler önemli işlere imza attı. "
Refah Partisi-AK Parti" belediyeciliği, hizmete önem verdi.
Onların başarısı üzerine birçok
CHP'li belediye başkanı "
10'uncu Yıl Marşı" hamasetini bırakıp, halkın ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı.
Ama bu dönem de kapanacak. Bence yakında "
ayrıntıcı" bir belediyeciliğe geçeceğiz.
Çünkü halkın temel talepleri artık karşılanıyor:
Toplu taşımacılık,
çöp toplama,
asfalt yollar,
parklar,
spor alanları gibi...
Önümüzdeki yıllarda belediye başkanlarının daha
incelikli düşünmeleri gerekecek: "
Büyük sorunlar" halledildikçe, sıra "
küçük sorunlara" gelecek.
Yani artık "
kocaman bir" park değil, belli temaları olan, daha küçük parklar yapmak gerekecek.
"
İşte sana plaj yaptım, git denize gir" demek yerine, kıyı şeridinin imkanlı her kısmı plajlaştırılacak.
***
Son olarak
Foça'da şahit olduğum ilginç bir manzaraya değineyim.
Sözünü ettiğim kıyıda uyarı levhalarında "
Köpekleri denize sokmayın" yazıyor. Bazı kişiler yüzerken yanlarında köpek görmek istemiyorlarmış. (Haklılar bence, herkes köpek sevmez. Korkanlar ve pis bulanlar çoktur.)
Ancak bu uyarının gerçek manada uygulanması için Foçalı köpeklere
Türkçe öğretmek gerekiyor.
Çünkü Foça'nın köpekleri sıcaktan bunalınca kendilerini denize atıp serinliyor.
Bunu yapmaları için de yanlarında sahiplerinin olması, emir almaları ya da çağrılmaları gerekmiyor. Kendi kararlarıyla, hop diye suya dalıveriyorlar.
Görmeye değer bir manzara...