Dünkü yazıda Namık Kemal Zeybek' in niye Demokrat Parti başkanı yapıldığını anlatmaya çalıştım.
Zeybek gibi hem geçmişiyle, hem de fikirleriyle "dört dörtlük" diyebileceğimiz bir Türk milliyetçisinin söylemleri normal şartlarda MHP'den oy çalar.
İyi de... Bu iki partinin birbiriyle yarışacağını varsayarsak öyle olur.
(Cem Uzan'ın milliyetçi-popülist Genç Partisi'ni hatırlayın. 2002 seçimlerinde oyların yüzde 7.25'ini alarak MHP'nin baraj altında kalmasına yol açmıştı.) Halbuki Zeybek, baraj sınırında endişeli turlar atan MHP'ye "destek" olmak üzere DP'nin başına geçirildi.
Seçim günü yaklaşınca işbirliği yaparlar:
MHP, Zeybek ile birkaç arkadaşını seçilebilecekleri yerlere koyar. Buna karşılık DP tüm yurtta MHP'yi destekler.
***
Yukarıda "destek" kelimesini "tırnak içinde" kullandım çünkü Zeybek başkanlığındaki DP'nin destekten
başka görevleri de var:
Anayasa referandumu sürecinde MHP'den koparak AKP'ye yönelen oyları toparlamak.
Gördüğüm kadarıyla
"AKP karşıtı siyasetin" tasarımını yapanlar açısından, Zeybek'in çok önemli bir işlevi daha olacak:
Zeybek, Devlet Bahçeli'nin tepesinde bir
"gözdağı kılıcı" gibi sallanacak.
Kafasına yatmayan bir talep geldiğinde Bahçeli bağırıp çağırmaya başlar. Faraza iş dünyasından bir baskıyla karşılaşırsa, "Beni kontrol edemezsiniz" mesajını verir.
Ama şimdi durum farklı: Bahçeli'den bir talebi olanlar, ona Zeybek üzerinden gözdağı verebilecek: "Dediğimizi yapmazsan, paraları Zeybek'e akıtır, medyamızın başköşesine onu oturturuz... Bir kez daha baraj altında kalırsan, siyasi hayatın biter... Sen en iyisi ayağını denk al" diyebilecekler.
***
Yani
"Zeybek Bacanak" demek, İstanbullu bir kısım sermayedarın ve
Aydın Doğan medyasının desteği demektir.
Demokrat Partili
delegelerin bir kısmı, işte bunun kokusunu aldığı için damdan düşen Zeybek'e kollarını açtı.
Hüsamettin Cindoruk'un sorun çıkarmadan kenara çekilmesi ise işin içinde Aydın Doğan'dan başka
Süleyman Demirel'in de olduğunu düşündürüyor bana.
Böylece AKP karşıtı cephenin tasarımını yapmaya çalışanlar az çok belli oluyor.
Örneğin bunlar arasında
Encümen-i Daniş de var. "Kulüp" emekli yüksek komutanlar, sivil bürokratlar ve kimi siyasetçilerden oluşuyor.
Başkanlık da yapmış üyelerinden
Necmettin Karaduman,
Aksiyon dergisine yaptığı açıklamada,
Süheyl Batum'u DP aracılığıyla siyasete sürenlerin kendileri olduğu söyledi.
Bildiğiniz gibi DP olmayınca Süheyl Batum, CHP'de karşımıza çıkıverdi.
Adamlar, Süheyl Batum'da kendilerince bir ışık görmüş,
"ille de siyasete sokalım" diye uğraşıyorlar.
Yani bir nevi,
"DP uyduramadık, CHP verelim..." senaryosu.
***
Ne kadar hazin bir durum değil mi?
Partinin (yani toplumsal taleplerin) hiçbir önemi yok. Bunlar için tek şart, partinin
vesayet rejimine boyun eğmiş olması.
Aynı Karaduman,
Hüsamettin Cindoruk'u da DP'nin başına kendilerinin getirdiğini ama hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyor.
Anladığım kadarıyla Encümen-i Daniş'in beceremediğini, bu seçim için başkaları yapıyor.
Onlar AKP'nin karşısına DP'yi dikmeye çalışmış. Tabii işe yaramamış.
Şimdiki tasarımcılar ise DP'yi yukarıda anlatmaya çalıştığım şekilde kullanıyor.
Son olarak: Ben
"atamalara" baktıkça,
"Askerler bu işin neresinde" diye düşünüyordum.
Henüz o damarı bulamadım.
Not: "DP'yi niye bu kadar önemsiyorsun" demeyin. Siyaset mühendislerinin çalışmaları en iyi oradan izleniyor.