Bürokratik zihniyetin nasıl bir şey olduğunu... Bilimsel çalışmalardan... Hatıra kitaplarından, gazete ve dergilerde yayınlanan söyleşilerden, haberlerden, istatistiklerden, itiraf ve ifşaatlardan biliyoruz.
Yorum yaparken böyle bir arka plandan hareket ediyoruz. Örneğin kısaca "Eylem Planı" dediğimiz belge Haziran 2009'da ortaya çıktığında, bunun "büyük olasılıkla gerçek" olduğu tahmininde bulunuyor; "Yapmışlardır" diyoruz.
"Islak imza" ise işin hukuki yanını oluşturuyor. Yüzde 90 olan gerçeğin, kalan yüzde 10'unu da tamamlıyor. İspatlıyor.
"Boru bu, boru" diyerek dalga geçtiğinde, "Silahlar bizim değil" dediğinde...
Yine o arka plana dayanarak, Genelkurmay Başkanı'na inanmıyoruz. "Bizi daha önce aldattı, bu kez de aldatıyordur" diye düşünüyoruz. Ne yazık ki haklı çıkıyoruz.
***
Aynı şekilde, yüksek yargı hakkında da akıl yürütüyoruz. Üyelerin çoğunun
taraflı olduğunu saptıyoruz.
Bazı demode ideolojik ilkeleri, hukukun en yüce değeri olan adaletten üstün tuttuklarını biliyoruz.
Öğrenmek için özel bir çaba harcamıyoruz: Zaten taraf olduklarını kendileri söylüyor.
***
Peki, siz hiç bürokratik zihniyetin bir
kişide somutlaşmış haline şahit oldunuz mu?
Geçen gün internete bir ses kaydı düştü. İddia o ki konuşma
Anayasa Mahkemesi'nin askeriye kökenli üyesine aitti.
Söyleminden ve üslubundan hukukçu olduğu belli olan şahıs, kapatma davasında
AKP hakkındaki iddiaların gerçek olmadığını belirtiyor.
Bunu bilmelerine rağmen partiyi
"laiklik karşıtı eylemlerin odağı" ilan ettiklerini ve böylece AKP'ye,
ANAP'ın misyonunu yüklediklerini söylüyor.
Ama bürokrasiye yetmemiş bu... Genelkurmay'da görevli bir
hukukçu general ile yaptığı görüşmeyi şöyle anlatıyor:
"Üyelerin ikisi oradaydı. 'Bak gemi azıya aldılar. Çok büyük komplikasyona yol açma riski var' dedi (general). Sonra, '
Elini vicdanına koyup büyük toplum baskısını göğüsleyin, yani bir an önce kapatın' dedi. Yani öyle bir niyetleri var.
Devletin belli kesimlerinin, özellikle Silahlı Kuvvetler'in bizden arzuları var. Zannediyorum nisan, mayısta falan gündeme alırız..."
Devam ediyor:
"Diyelim ki başsavcı yeniden dava açtı... Getirdiği zaman, işi biter. Demokles'in Kılıcı gibi derler ya..."
"Kutsal yargı" dedikleri işte bu: Hiçbir yasa, kural, ilke, ahlak, vicdan tanımadan, askeriyenin paşa gönlüne göre karar vermek.
Anayasa değişikliği işte o Deli Dumrullara karşı yapılıyor.