Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamalarında tuhaf bulduğum noktalardan biri de şu:
Başkan önce "Ciddi reforma ihtiyacı var" saptamasını yapıyor. Sonra ekliyor: "... ama bunun tam uzlaşma ile sağlanması gerekir."
İtirazım "tam uzlaşma" lafına... Reform niteliğindeki kararları "tam uzlaşma" ile sağlamak mümkün mü? Örneğin yüksek yargının mevcut halinden gayet memnun kişilerin yanı sıra, hiç memnun olmayanlar da bulunuyor.
Böyle bir durumda "tam uzlaşmayı" nasıl sağlayacaksınız?
Daha da vahimi: Ortada CHP gibi "negatif siyaset" izleyen bir parti var.
Deniz Baykal bir yandan Türkiye'nin en eski partisini yönetir gözüküyor. Hazine yardımı sayesinde keyfi yerinde... Kırmızı halılarda, VİPlerde ağırlanıyor.
Öte yandan tek yaptığı, hükümetin tersini söylemek. Artık iyice şirazeden çıktı: Kendi (eski) önerileri gündeme gelince de itiraz ediyor.
En çok kullandığı kelimeler, "Hayır, imkânsız, reddederiz, karşıyız" vs.
Başbakan daha dudaklarını oynatmaya başlar başlamaz, Baykal "olmaz" diye haykırıyor.
Böyle bir zihniyetle tam uzlaşma nasıl kurulabilir; Haşim Kılıç anlatsa da öğrensek.
Bu şartlarda tam uzlaşma çağrısı, "reform yapılmasın" demenin başka şekli değil de ne?