CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN GÜNEY ASYA GEZİSİNDEN GÜNDELİK İZLENİMLER (5)
Cumhurbaşkanı'nın Hindistan ve Bangladeş ziyaretlerinden gündelik yaşam izlenimlerine devam ediyoruz.
Bu izlenimler elbette siyasetçiler, eşleri, milletvekilleri, bürokratlar, iş insanları ve gazetecilerden oluşan grubun bütününü yansıtmıyor.
Amacımız hem biraz bilgilendirmek, hem de kıssadan hisse çıkarılmasını sağlamak.
Okumakta olduğunuz satırları, Bangladeş'in başkenti Dakka'daki ('Dhaka') Pan Pasific Sonargaon Oteli'nden yazıyorum.
Hindistan bilişim teknolojilerinde gayet ileri olmasına karşın, oradan bağlantı kartıyla internete girmek çok zahmetli oldu.
Burada ise otelin kablolu interneti var. Zırt diye giriyorsun ve (herhalde bize) bedava.
***
Neyse... Hani geçen gün geziye çıkmadan önce evde yaptığımız
"takım elbise" muhabbetini yazmıştım.
Buruşmasın diye bin bir itina ile güzelim takım ve kravatı bavula yerleştirildi.
Sonra da hem onlara uysun, hem de çok resmi olmasın diye, tabanı kösele,
"Wing Tip Church" ayakkabılar bavula konuldu.
Ama heyhat! Buraya indik ki ne görelim: Bangladeş Cumhurbaşkanı
Zillur Rahman ve kızı
Tonyma Rahman'ın Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve beraberindekiler onuruna vereceği resmi akşam yemeği daraltılmış...
Yeni plana göre, başka bazı konukların yanı sıra gazeteciler de yemeğe alınmayacakmış.
Az önce İstanbul'a bu konuyu anlatan
"Evdeki hesap çarşıya uymadı" başlıklı bir mail gönderdim.
Bu işin
"resmi" tarafını;
'kanvas' tipi iki pantolon, bir ceket ve bir kravat ile bitirebileceğimi bilseydim, bu kadar kasmazdım yahu!
***
Resmi deyince aklıma geldi. Devlet demek hiyerarşi demek; hiyerarşi de protokolle kendini dışa vuruyor.
Herkes yerini bilecek, değil mi efendim. Peki, kimin yerinin neresi olduğunu kim söyleyecek? Tabii ki protokolcüler.
Dışişleri Bakanlığı Protokol Müdürü
Tanju Sümer ve yardımcısı elçi
Şevki Mütevellioğlu'nu ben burada tanıdım.
Cumhurbaşkanının yer alacağı etkinlikleri, bir
tiyatro sahnesi gibi organize ediyorlar.
***
Bu iktidar oyununda herkesin yeri belli: Biz vatandaşların, dışarıdan eşitmiş gibi gördüğümüz Bakanlar arasında bile hiyerarşi var. Cumhurbaşkanına yakınlığına bakarak, devlet katında kimin daha yüksekte olduğunu anlıyorsunuz.
Siz asıl bürokratları, hiyerarşinin kalktığı anlarda görmelisiniz. O
kravatlı resmiyet gidiveriyor, yerini samimi ve zevk sahibi insanlar alıyor.
Mesela yakında NATO Genel Sekreter Yardımcılığı görevine başlayacak olan, Cumhurbaşkanı
Gül'ün Dışişleri Başdanışmanı
Hüseyin Diriöz'ün okuduğu divan şiirlerini dinlememizi isterdim.
Tecrübelisi olsun, genci olsun, bu zeki ve çalışkan bürokratları tanıdığınızda, askeriyenin etki alanından kurtulmuş bir bürokrasinin, neler başarabileceğini apaçık görüyorsunuz.
***
Bugünkü yazıyı
'Futbol Asla Sadece Futbol Değildir'in yazarı
Simon Kuper'e selam yollayarak bitirelim:
Hindistan'da da
kriket asla sadece kriket değil. Sakin insanlar ülkesi Hindistan'da da sürüyle fanatik var. Milliyetçiler
'My Name is Khan' adlı filmi protesto ediyor.
Niye mi? Efendim filmin başrol oyuncusu, ünlü aktör
Shahrukh Khan, bir mülakatta "Niye onları attık ki?..
Pakistanlılar da bizim
kriket liginde oynasın" demiş.
İki ülkenin arası bozuk diye milliyetçiler Khan'a,
Pakistan ajanı diyor.
"Bu filmi oynatırsanız, ne yapacağımızı görürsünüz" diye sinemacıları tehdit ediyorlar.
Dozu kaçmış milliyetçiliğin ahmaklığa varacağının iyi bir örneği...