CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN GÜNEY ASYA GEZİSİNDEN GÜNDELİK İZLENİMLER (2)
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hindistan ve Bangladeş'i kapsayan Güney Asya gezisinin ilk bölümüne ayrı bir önem veriyor.
Bunun en önemli sebebi Hindistan'ın sahip olduğu ekonomik fırsatlar. Küresel krize rağmen Hindistan yüzde 9 büyüdü. Nasıl? Çünkü nüfusu 1 milyar 200 milyondan fazla. Bu da devasa bir "iç pazar" demek.
Yani Hindistan hiç ihracat yapmadan, sadece kendi vatandaşlarına hitap ederek büyüyebilir.
Hindistan Başbakanı Manhoman Singh'in, "3 milyon km. yol yapacağız; gelin siz de katkıda bulunun" demesini, adeta lezzetli bir yemeği hayal edercesine anlatıyor Gül...
Abdullah Gül'ün, tarihe, "Türkiye'yi, Asya ekonomilerine açan Cumhurbaşkanı" diye geçmek istediğini sanıyorum.
***
Dünkü basın toplantısında işte tam bunlar konuşuluyordu ki... Arkadaşlar, MHP lideri
Devlet Bahçeli'nin
AKP'lilere yönelik tehditkâr sözlerini hatırlatıverdi.
İşte o anda Hindistan hayalleri püf oldu. Kendi kavgalarımıza dönüverdik. Gül ne diyecekti?
Cumhurbaşkanı önce, "İçimize kapanırsak, büyük fırsatları kaçırırız" sözünü tekrarladı.
Sonra da, "Bu ortamdan çıkmamız gerek... Herkesin buna katkıda bulunması gerek" dedi.
Tabii soru geldi: "Örneğin gazeteciler olarak bizim nasıl bir katkımız olabilir?"
Cevap:
"Polemiğe prim vermeyin..."
Soru: "Ama efendim, haber yapmayalım mı?"
Gül'ün buna karşı önerisi ilginçti:
"Bir de o denensin. Mesela bir hafta boyunca medya, sadece
'diğerleri hakkında olumlu sözler eden siyasileri' haber yapsın!"
Gazeteciler Gül'ü yoklamayı sürdürdü: "Biz öyle yapsak bile başkaları var. Mesela
TRT'nin Meclis kanalı, kavgaları olduğu gibi yayınlıyor. Biz haberi vermesek bile vatandaş orada izliyor."
Bunun üzerine salonda bulunan TRT genel Müdürü
İbrahim Şahin, "Siz yazmayı kesin, ben de yayını keseyim" deyiverdi. Farklı siyasetlerin güdüldüğü serbest medya ortamında bu önerinin uygulanma şansı çok az.
Ama yine de Gül, birçok kişinin duygularına hitap ediyor. Siyasetçilerin rekabet yerine düpedüz kavga etmesi, birçok insanın hoşuna gitmiyor.
Cumhurbaşkanı bu bezdirici siyasi gerilimi düşürmek için bir şeyler yapmayı planladığını da belirtti.
Ama ne? O da düşünüyor...
***
Evet, dünkü basın toplantısının en çok heyecan uyandıran bölümü buydu.
Biz şimdi gezi izlenimlerine kaldığımız yerden devam edelim...
Pazar gecesi Yeni Delhi'ye indikten sonra, Cumhurbaşkanı Gül'ün konvoyu, eli sopalı polislerin kestiği boş caddelerden geçerek otele ulaştı. Kentteki en iyi otellerden biri olan
Oberoi'de, Gül ailesi, Köşk ekibi, siyasetçiler ve medya kalıyordu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki işadamları ise başka bir otelde konakladı.
Oberoi'nin bizdeki lüks otellerden pek farkı yok. Tabii hizmet kadrosu Hintlilerden oluşuyor.
İki metre boyundaki, yerel giysili kapıcılardan bizde de var.
Galiba Türkiye'de olmayan tek servis biçimi tuvaletlerde: İçeride bir adam var! Ama bu adam, incecik kâğıt mendil ve sulu kolonya karşılığında, bir lira verilmesini bekleyen restoran
'tuvaletçi'lerinden çok farklı.
Bu görevli, içeriye gireni hemen Hint usulü selamlıyor (avuçlarını birleştirip, parmak uçlarını çenelerine dokunduruyorlar) ve ardından musluğu açıyor. Sonra sıvı sabunun düğmesine basıyor. Sen ellerini yıkarken de, kumaş peçeteyi hazır ediyor. Eğer başkası yoksa kapıyı açıp uğurluyor.
Acaba koloni döneminden kalma bir uygulama mı, yoksa daha mı eskiye dayanıyor? Araştırmak gerek.