Dün, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi kısaca 'Yüksek Yargı' adını verdiğimiz kurumların olumsuz halinden söz etmiştim.
O kadar olumsuz ki Anayasa Mahkemesi (AYM), Anayasayı en çok ihlal eden kurum durumunda.
Üstelik askeriyeden daha fazla!
Askeriye açık ya da örtülü darbelerle Anayasa'yı çiğniyor ya... AYM'nin ihlalleri ise ondan daha fazla.
Bunu ben demiyorum; AYM'nin kurulduğu 1961'den günümüze kadar tarihini inceleyen hukukçular söylüyor.
***
Neyse... Ben bunları yazınca, bazı aymazlar, "Ne yani hukuku ve yasaları onlardan fazla mı biliyorsunuz" diyor.
Hayır! Olay tam tersi:
Bu kurumlarda görev alanlar, işin ayrıntılarını o kadar iyi biliyor ki 'hukuk maskesi takmış siyasi kararlar' alabiliyorlar.
En iyi örneklerden biri Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili 367 kararıdır.
Kelime oyunları yaparak, yasanın yazılış biçimini mıncıklayarak, acayip bir karar alabildi AYM.
Örneklerin şahı ise hiç kuşkusuz Anayasa'nın 10 ve 42'nci madde değişikliklerinin iptalidir.
Anayasa, ilkokul çocuğunun anlayacağı kadar net, apaçık, tartışmasız bir sınır çekmesine, "Yapamazsın!" demesine rağmen, o maddeleri iptal ettiler.
Ondan sonra da oturup sayfalar dolusu 'hukuksal gerekçe' yazdılar.
***
Hani sürekli 'Yargı bağımsız olmalı' diyorlar ya... Böyle bir yüksek yargı organının 'bağımlı' olduğunu söylemek mümkün mü?
Peki ya 'tarafsız' mı? Elbette değil. Yüzde yüz taraflı.
Hem de Anayasa'yı çiğneyecek, evrensel hukuk ilkelerini hiçe sayacak kadar taraflı.
Dikkatinizi çekerim:
"Yargı bağımsız olmalı" diye yaygara koparanlar, 'Yargı tarafsız olmalı' demez.
Ağızlarından bu cümle ya hiç çıkmaz ya da laf arasında söyleyip geçerler, bir daha da anmazlar.
(Not: Örneğini vermiştim. Bir beyefendi gazetedeki yazısında tam 17 kere "bağımsızlıktan" söz ediyor, yasak savmak için sadece bir kere "tarafsızlık" diyordu.)
Olayın ölçütü işte budur.
Sanki her daim tarafsız karar alıyorlarmış, almak istiyorlarmış, amaçları buymuş ama Hükümet engel oluyormuş havasını yaratıyorlar.
Gerçek ise tam tersi:
Yüzde yüz taraflıdırlar ve bu taraflılığı serbestçe, kimsenin engeline takılmadan uygulamak için bütün o bağımsızlık yaygarasını kopartırlar.
Bağımsızlık yaygarası, taraf olduklarını gizlemek için ortaya atılmıştır. Hukuku siyasetlerine kalkan yapıyorlar.
Ulaşmayı hayal ettikleri konum şudur: 'Yüzde yüz taraflı davranabilmek için, yüzde yüz bağımsız olabilmeliyiz.'
***
Sistemin tepesinde yer aldığı ve kara sayfaları bol olduğu için örneği AYM'den verdim.
Ya diğer kurumlar? Onlar farklı mı? Maalesef değil. Yargının o düzeyinde de bir kastlaşma var.
Bazı okurlarımız soruyor: Peki bu zihniyete, bu kastlaşmaya karşı ne yapılabilir?
Bugünden yarına bir çözüm arıyorsanız... Unutun! Yok böyle bir şey... Uzun soluklu bir mücadele şart:
Buna mücadeleye malum şahısların tarafgirliklerini yüzlerine vurmak da dahil, genç kuşakları demokratik bir zihniyetle yetiştirmek de...
Ve asla unutmayın: En hızlı değişim AB'ye girmekle sağlanabilir.
Not: Ahmet İnsel'den cevap geldi. Bayram olduğu için bekletiyorum. Aksilik çıkmazsa konuya (YÖK, rektör seçimi, vs.) salı günü değineceğim.