Herkese iyi bayramlar... Ama özellikle de Bayramiç'e! Benim en çok sevdiğim illerden olan Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yaşayan herkesin ama gerçekten "herkesin", iyi bir bayram geçirmesini dilerim.
"Bayram tamam da, Bayramiç nereden çıktı" diyeceksiniz. Nahoş haberi duymadınız mı?
Birlikte okuyalım:
"Bayramiç otogarı önünde çıkan tartışmada, olay çıkardığı ileri sürülen dört kişinin, karakola götürülmek istenmesi üzerine polise saldırması, vatandaşları galeyana getirdi. Şahısların Güneydoğu illerimizden gelen vatandaşlar olduğu ileri sürüldü."
Devam ediyoruz:
"Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen dört kişi, halk tarafından linç edilmek için dışarı çıkarılmak istendi. Olayları duyan yüzlerce Bayramiçli, Emniyet Müdürlüğü önünde toplandı. Kısa süreli gerginliğin ardından halk yürüyüşe geçti."
Olay ciddileşiyor:
"Atatürk Caddesi boyunca yürüyenler, 'Bayramiç halkı buraya, Kürtler dışarı.Şehitler ölmez, vatan bölünmez' şeklinde slogan attı.
"Yaklaşık bin kişilik grup, Güneydoğu illerimizden gelen vatandaşların yaşadığı Tepecik Mahallesi Harmanlık Mevkisi'ne doğru yürüyüşe geçti."
Yöneticiler devrede:
Harmanlık'taki halk, çevreden gelen silah sesleri üzerine daha da gerginleşti.
Tekrar yürüyüşe geçen topluluk, bir evin camlarını kırdı. Göstericiler yöneticilerin yoğun çabasıyla sakinleştirildi."
***
Bu olaya '
yerel bir gerginlik' diye bakılabilir. Ancak böyle bir yaklaşım eksik kalacaktır.
Bayramiç'teki olaylar bir yandan
tarihe, öte yandan
dünya ekonomik krizine bağlanıyor.
Ekonomiden başlayalım: Kriz geniş bir
işsizler ordusu oluşturdu. Öyle ki çalışanlar da endişe içinde.
Sonuç: Faraza
100 adet iş alanı varsa ama talip sayısı genç ve vasıfsız
200 kişi ise... Bu durumda sosyal bilimciler
çatışma bekler.
***
Peki, çatışma nasıl bir
görünüm alır?
Yakın tarihimize bakarak tahmin edebilirsiniz:
'
Türküm' diyenlerin üzerinde yükselen Türkiye ulus devleti,
Kürtleri daima bir sorun olarak gördü ve onları
asimile etmeye çalıştı. Ama başaramadı.
Bunun hıncıyla iş,
Genelkurmay Başkanlığı'nın
Kürtler için
2005'te '
sözde vatandaş' demesine kadar vardı.
GK internet sitesinde yayınlanan
27 Nisan (2007) tarihli e-muhtırada ise '
Ne Mutlu Türküm Diyene' anlayışına karşı çıkan herkesin, '
Türkiye Cumhuriyetinin düşmanı' olduğu ve öyle kalacağı söyleniyordu.
"Sokaktaki Türk" için bu söylemler şu anlama gelir: "Kürtlere saldırmam icap ettiğinde, devlet beni koruyacaktır."
***
Çanakkale'sinden
Mersin'ine, denize komşu kentlerde olan kabaca budur:
Dünya ekonomik krizi, iş alanlarını daraltınca,
Avrupa'daki
yabancı düşmanlığını oluşturan toplumsal mekanizmalar, burada da işliyor.
Kendini '
özde vatandaş' sayanlar, '
sözde vatandaş' olarak gösterilenlere karşı hücuma geçti. (Alman milliyetçileri de 'Türkler dışarı' diyor.)
Şehitleri,
bayrağı ya da 'sancılı
Açılım sürecini' kendine siper eden milliyetçi sloganlara kanmamak gerek.
Meselenin özü, '
O çekip gitsin, işi bana kalsın' mantığıdır.
Ekonomi
sokakta da hissedilecek şekilde büyüyene kadar, bu tip gerginlikler devam edecektir.
2011 seçimlerinde
AKP'nin oyunu düşürecek olan da, kendini milliyetçilik olarak sunan
işsizlik olacaktır