Gazetelerin 'korsan mahyalar' dediği olayın aslı ortaya çıktı. Hatırlarsınız, İstanbul'un Kurtuluş Günü olarak kabul edilen 6 Ekim'de, kentin beş büyük camiine 'ulusalcı' çizgide sloganlar taşıyan mahyalar asılmıştı: 'Ne Mutlu Türküm Diyene' (Süleymaniye Camii), 'Önce Vatan' (Eyüp Sultan Camii) 'Ordumuza Şükran Borçluyuz' (Sultanahmet Camii), 'Milli Birlik Esastır' (Yeni Cami), 'Kurtuluşun Kutlu Olsun' (Üsküdar Valide Camii).
***
Dinle alakası olmayan bu sloganları oraya kim yazdırmıştı?
Kim bir Ramazan geleneği olan mahyaları ulusalcı ideolojinin aracı haline getirmişti?
Sorunun cevabı nihayet bulundu: İstanbul Valiliği...
28 Ağustos günü Valilik, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne bir faks mesajı (emri) göndererek "şu camilere, şu mahyaları asın" demişti.
***
Bu olayın bize anlattıklarını birkaç maddeyle özetleyelim:
1) Türkiye Cumhuriyeti, Batılı anlamda laik bir devlet değildir. Laikliğin Fransa'da uygulanış biçimi, din ile devletin birbirinden adeta 'ak ve kara' şeklinde ayrılmasıdır. Orada din ile devletin üst üste geldiği 'gri bölgeler' nispeten azdır.
Bizde ise "ayrılık" değil kontrol, hatta tahakküm vardır. Yani devlet, dini kontrol eder.
Bitmedi! Daha önemlisi: Devlet aynı zamanda dini kullanır. Başka bir deyişle devlet, kendi amacına ulaşmak için dini alet eder.
Hani 'Din siyasete alet ediliyor' diye yaygara koparılır ya... Bunun dik alasını devlet yapar aslında. Dini değerleri tepe tepe kullanır. 'Korsan mahya' olayı buna güzel bir örnektir.
***
2) Dikkat ederseniz aslında ortada korsanlık filan yok. Burada bürokrasi emrediyor, din hizmetlileri de uyguluyor.
İstanbul Valisi Muammer Güler'e bu emrin kaynağını sormak gerek.
Vali Güler Şubat 2003'ten bu yana İstanbul Valisi. Sempatik, esprili bir insan valimiz. Seveni çok.
Ancak göreve geldiğinden bu yana geçen yaklaşık yedi yılda kendisinden böyle bir uygulama görmedik. Şimdi ne değişti?
İçişleri Bakanlığı'na bağlı olan Güler, Bakan Beşir Atalay'ın ya da mesela Başbakan Erdoğan'ın isteğiyle mi bunu yaptı?
Yoksa valiye askeri makamlardan bir telkin mi geldi?
"Ne telkin, ne rica, ne baskı; bu uygulamanın yasa ve yönetmeliklerde yeri var" deniyorsa, hangi kanundur bu? Lütfen söyleyiversinler...
***
3) Bu mahyaların bize işaret ettiği bir olay daha var: Halka karşı bir psikolojik operasyon yapmaya karar verdiklerinde, ulusalcı/askerci çevrelerin elinde çok sayıda araç bulunuyor.
İşte gördük: Mahyaları dahi kendi amaçları için kullanıyorlar. Eylül 2007'de hazırlanan Lahika-1 adlı psikolojik operasyon planı; filmlerden, belgesellerden, TV ve radyo programlarından yararlanmayı öngörüyordu.
Ancak mahyalardan söz edilmiyordu.
Şimdi mahyaları da listeye ekleyebiliriz.
***
4) Cumhuriyetin niye laikleştirilmediğini artık daha iyi anlıyoruz. Çünkü din ile devletin birbirinden ayrıldığı bir ülkede, bürokrasi dini kolayca kullanamaz.
Bizde, halkı yönetme ve yönlendirme kapasitesini artırmak için dini kurumlar, devletin işlevi haline getirilmiştir. Yani Türkiye'de din, devletin ideolojik bir aygıtıdır.
Kimilerinin gülüp geçtiği mahya olayı bunun apaçık ispatıdır.