Son günlerde sıkça işitiyoruz: "Kürt Açılımı denen şey; Türkiye'yi, Türkiye olmaktan çıkarmaktan, kademeli olarak tasfiye etmekten başka bir şey değildir."
Bu cümlenin barındırdığı 'Eyvah bölünüyoruz' fikrini dile getirenlerin, Hükümete güvenmediğini biliyoruz.
Siyasi kökeni sebebiyle Cumhurbaşkanına da güvenmiyorlar.
Peki ama Genelkurmay'a da mı güvenmiyorlar?
Askeriye, ülkenin bölünmesini mi istiyor ki 'Kürt Açılımı' denilen süreci destekliyor?
***
Hatırlayalım...
Milli Güvenlik Kurulu en önemli devlet kurumlarından biri... Çünkü orada askeriye, görüşünü 'resmen' dile getiriyor. Yani askerin siyasi fikrini MGK'de ifade etmesi anayasal hakkı.
Bugüne kadar Kürt sorunu hakkında askerler çeşitli söylemler geliştirdi.
Son olarak GK Başkanı Org. İlker Başbuğ, 14 Nisan 2009 günü İstanbul'da yaptığı konuşmanın en geniş bölümünü Kürt sorununa ayırdı.
Kimlik meselesiyle ilgili şunları söylemişti:
1) "İkincil kimlikler ancak ikincil kültürel kimlik şeklinde bireysel seviyede yaşanabilir, geliştirilebilir ve korunabilir. Bunu kültürel bir zenginlik olarak görüyoruz."
2) "İkincil kültürel kimliklerin anayasal ve yasal çerçevede tanınması (ki bu grup hakkı olarak tanınması) anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ulus-devlet ve üniter-devlet yapısı içinde bu mümkün değildir."
Beğenin ya da beğenmeyin, bu sözler, devletin 80 yıldır Kürtlere karşı sürdürdüğü asimilasyon politikasına son verdiğine işaret ediyordu. (Pratikte ne olacak; göreceğiz.)
Nihayet 19 Ağustos günkü MGK'den de, 'İçişleri Bakanlığı eşgüdümünde yapılan çalışmalara devam' kararı çıktı.
Yani "açılımı", "demokratikleşmeyi", "serbestleşmeyi" ikide bir 'Biz bu konuda tarafız' diyen askerler bile istiyor.
Haydi gelin, olaya tersten bakalım ve "Türkiye tasfiye ediliyor" diye yaygara koparanlara şöyle diyelim: "Cumhurbaşkanı ve Başbakandan sonra, GK Başkanı da Türkiye'nin bölünmesine karar verdi; siz boşuna nefes tüketmeyin."