Olay bir hafta öncesine uzanıyor. Salı akşamı Samanyolu Haber'de yayınlanan, Yavuz Baydar'ın sunduğu 'Rota' programının iki konuğu vardı: Yargıtay'ın eski savcılarından Ahmet Gündel ve bendeniz.
Önce Ankara'ya bağlandık. Ahmet Gündel yüksek yargıdaki krizi yorumlamaya başladı. 20 dakika kadar konuştu.
Reklam arasında Baydar, "Biraz uzun oldu" deyince, "Devam et, Ahmet Bey çok önemli şeyler söylüyor" dedim.
Böylece Ankara bağlantısı sürdü. Programın dörtte üçünde Ahmet Bey konuştu.
Bu arada Ahmet Gündel, yüksek yargıdaki tarafgir karar alma biçimlerini sayarken, 'mezhepsel' kaygılardan da söz etti.
Bunun üzerine Yavuz Baydar, "Yani yüksek yargıda bir mezhebin üyeleri, genel nüfusa oranla daha mı fazla?" diye sordu.
Ahmet Gündel de bunu onayladı.
Ben de ertesi gün, "Savcının dediği mezhep hangisi" başlıklı bir yazı kaleme aldım. Perşembe günü burada yayımlandı.
Yazıda mezhep adı verilmeden Ahmet Gündel'in söyledikleri özetleniyor, ardından da bunun niye sorunlu olabileceğine ilişkin yorum yapılıyordu.
Ve ortalık birbirine girdi!
Mezhep adı verilmemesine rağmen Aleviler, "Bizden söz ediliyor" diye ayağa kalktılar. Neymiş, onlara hakaret ediyormuşum.
Bu işte bir tuhaflık vardı:
1) Yazı esas olarak Ahmet Gündel'in gözlemlerine dayanıyordu ama küfür edilen bendim.
2) O sözler, ekranlardan milyonlarca izleyiciye ulaşırken tepki uyandırmamıştı ama yüz binlere hitap eden bir gazetede çıkınca olay olmuştu.
3) Yazıda en küçük bir hakaret ve aşağılama olmamasına rağmen "Bize hakaret ettin" diyorlardı.
Tuhaf bir durumdu bu.
Saldırılan niye bendim?
(Alevi inancı ve kültürüyle bugüne dek hiçbir derdi olmayan ben!)