TBMM Onur Ödülü bu kez Prof. Kemal Karpat'a verildi. Tesadüf işte, haberi duyduğumda hocanın, Osmanlı'dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji adlı kitabını okumaktaydım.
Kimlik ve İdeoloji'de Karpat'ın çeşitli dönemlerde kaleme aldığı makaleler yer alıyor (Timaş Yay.) Mesela, Yön ve Devletçilik Üzerine adlı makalesi 1962'de yayınlanmış.
47 yıl önceki bu yazı karşısında üzülmemek elde değil: Yarım yüzyıl geçmiş ama aynı zihniyet devam ediyor.
Solcu aydınların çıkardığı Yön'ü ve dergide yayınlanan ünlü bildiriyi incelerken şöyle demiş Karpat:
"Ana mesele, devleti topluma hâkim, onun mukadderatına (geleceğine) mutlak şekilde el koymuş bir müessese olmaktan çıkararak, onu toplumun hizmetine ve emrine sokmaktır."
Hâlâ aynı sancıyı çekiyoruz: Çekirdeğini askeriyenin meydana getirdiği bürokratik elit, vergisiyle beslendiği topluma ve onun temsilcilerine 'Ben sana değil, sen bana hizmet edeceksin' diyor.
***
Şu saptama da Karpat'ın:
"Aydınlarımız, çok partili sistemin kuruluşuna kadar kendilerini büyük mevkiler için hazırlıyor, yüksek bir okuldan diploma almayı rahat bir mevki sağlamaya yeter görerek yetiştiriliyorlardı. Bir de hariçten şöyle bir unvan koparabildikten ve yabancı bir dili geveleyebildikten sonra insanın en üstün mevkilere rahat rahat geçebilmesini önleyecek herhangi bir engel yoktu. Halbuki çok partili sistem bütün bu hesapları altüst etmiştir."
O kafa bugün 'Profesörün oyu ile çobanınki eşit olamamalı' demekte.