Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un geçen haftaki konuşması, askerlere hukuk dersi verilmesi gerektiğini ortaya koydu. Ben demiyorum, hukukçular uyarıyor:
'İrticayla mücadele' maskesi ardına sığınarak, hükümeti düşürmeyi amaçlayan 'Eylem Planı' için Başbuğ 'kâğıt parçası' diyemez.
Sadece Başbuğ değil, Askeri Savcılık da diyemez.
Sebebi basit: Bu belge Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçti. Yani Ergenekon savcıları açısından bu belge bir delil...
Peki delil geçerli mi, değil mi?
Ona kim karar verecek?
Elbette Ergenekon yargıçları!
Yalnızca Ergenekon mahkemesi belgenin bir delil mi, yoksa bir kâğıt parçası mı olduğuna karar verebilir.
İlker Başbuğ veremez.
Askeri savcılık da veremez.
Yani bırakın bazı şeylerin iddia ettiği gibi askerin hukuk dersi vermesini, asıl hukuk dersi alması gereken askeri yöneticilerin kendisidir.
Tamam mı?
***
İlker Başbuğ'un sıkıştığını yazmıştım. Başbakan Erdoğan ile Başbuğ'un dünkü görüşmesi de bunun işareti.
Darbe heveslisi askerlerin sivil mahkemede yargılanacağına ilişkin kanun Meclis'ten geçince etekler tutuştu.
Yani darbecilerin orduda barınamayacağına dair Başbuğ'un 'kişisel garantisi' yetmiyor. Yetmemeli de. Çünkü kurumların ve hukukun olduğu yerde böyle "kişisel garanti" diye bir kavram yoktur.
Günlük hayatta da öyle: Reklamlarda kişisel garanti veren otoparkçıya gülüyor ve aracımıza sigorta/kasko yaptırıyoruz; değil mi?
Başbuğ'un bastırmasıyla olay saptırılmazsa, bu meseleye sivil yargı bakacak.
Kişisel garantinin gerçek kapsama alanını işte o zaman göreceğiz!