Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Çetinkaya'nın geçen gün yaptığı konuşmanın bir başka ilginç yanı da, "Muhafazakâr partiler öne çıktıkça, ekonomik büyümeye daha çok vurgu yapılmak suretiyle, laikliğin gündemden düşürüldüğü görülmektedir" demesiydi.
Çok tuhaf bir laftı bu, çünkü normal olarak Başsavcı'nın, laiklikten söz edilmemesinden hoşlanması gerekir.
Çünkü ortada gerçek (ya da yapay) bir sorun varsa, tartışmalar olur.
Eğer bir konu üzerinde konuşulmuyorsa, tartışılmıyorsa, o zaman ortada bir sorun da yoktur. Değil mi?
Peki, ne oldu da, bugüne kadar, "Laikliği sorgulamayın, tartışmayın, bizim tanımladığımız laikliğin dışına çıkmayın" diye bas bas bağıranlar, şimdi kalkmış, "Ekonomi, laikliğin önüne geçti" diye yakınıyor?
***
Dün
Genç Siviller'in düzenlediği konferansta da konuştuk: Bizdeki merkez sağ partiler, daima hizmetten, ekonomik kalkınmadan, pastayı büyütmekten söz etmişlerdir.
Mesela
AKP'nin kullandığı '
İşimiz hizmet, gücümüz millet' sloganı, heyecan uyandırmasa da, bu geleneğin güzel bir örneğidir.
Ve tam da,
Kemalist bürokrasinin kullandığı '
Türkiye laiktir, laik kalacak' sloganının karşıtıdır.
"Hizmet" (refah, kalkınma) vurgusu ilk bakışta oportünistçe bir yaklaşıma işaret eder: Sistemin temel meselelerine (Kürt, din ve Kıbrıs) dokunmadan, cüzdana hitap edilmektedir.
Ancak ben bunun bir adım ötesine de değinmek istiyorum:
1950'lerden beri güdülen hizmet siyaseti, kapitalizmi geliştirerek, yeni sınıflar yarattı.
Bu yeni sınıflar günümüzde dünya ekonomisine bağlanmayı ve
Avrupa Birliği'ne girmeyi savunuyor.
Dikkatinizi çekerim: Her iki amaç da (ekonomide küreselleşme ve siyasette AB'ye girme) Kemalist bürokrasinin temel vizyonuyla çelişiyor.
Çünkü bu süreçler, ya bürokrasinin gücünü kırıyor ya da onu da dönüştürüyor.
Mesela AB'ye girmiş bir Türkiye'de
Venedik Kriterleri geçerli olacak. Ve bu kriterlere göre, "şiddeti savunanlar" hariç, hiçbir partiyi kapatamazsınız.
Başsavcı Yalçınkaya acaba bunları mı düşündü o lafı söylerken? Bilmiyorum ama hissettiğine eminim: "Bu gidişle küreselleşme başımızı yiyecek!"
Not: Bu konunun başka boyutları da var, onlara da sonra değiniriz.