Danıştay'ın din dersleri hakkındaki son kararından sonra Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu çok ilginç şeyler söyledi:
" 1) ' Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' dersinin zorunlu olarak okutulması devam etmeli... 2) Danıştay'ın bu dersle ilgili kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı kararın gölgesi gibi duruyor. Aynı yanlışlara devam ediliyor... 3) Yargı neyin din olduğuna, neyin din olmadığına nasıl karar veriyor? Neyin İslam dininin ortak bilgisi olduğunu en iyi bilen kurum Diyanet'tir. Bizden ya da ilahiyat fakültelerinden görüş alınmadı. Gönül ister ki AİHM yargıçları konuyu o dinin bilgi metodolojisine göre inceleyip karar versin."
Gördüğünüz gibi Bardakoğlu... 'Yargı'nın, 'Diyanet'ten " görüş ve olur " alması gerektiğini söylemekte! (Siz hala " Türkiye laiktir, laik kalacak " diye bağırmaya devam edin.)
Sorunun esası şu:
Türkiye Cumhuriyeti ... " Devletin dini İslam'dır " ibaresini 1928'de kaldırmasına... Laiklik ilkesini, değiştirilemez bir nitelik olarak Anayasasına koymasına rağmen... Dini ve mezhebi olan bir devlettir...
Bu da ' Sünni İslam'dır... Devlet, bu dinin ve mezhebin gereklerine göre halkı okullarda 'eğitir'.
Tartışmaya konu olan "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersleri görünüşte malumat verme" dersidir.
Ama sadece lafta!
Bu derslerin, teorisi ve pratiğiyle, Sünni İslam'ı belletme amacı taşıdığını herkes biliyor.
Zaten gayrimüslim öğrencilerin bu dersten muaf olmaları da... " Biz sadece din kültürü veriyoruz " diyen Milli Eğitim Bakanlığı'nın haklı olmadığını gösteriyor.
Madem sadece din kültürü öğretiyoruz; o zaman sorun ne? Niye gayrimüslimler muaf? Herkesin dinler hakkında bilgili olması faydalı değil mi?
Evet, öyle ama... Bizim " sözde laik " devletimiz, okullarında 'Sünni Müslüman' yetiştiriyor.
Bu durum, Sünni Müslüman vatandaşlarımızın hoşuna gidebilir. Zaten onlar da, " Çocuğum dinini öğrensin " diyor.
Kendi açılarından haklılar... Ama devlet, herkesin devletidir. Eğer bu uygulama, halkın, milyonlarla ifade edilen başka bir kesimini mutsuz ediyorsa... İşte o zaman ciddi bir adaletsizlik var demektir.
***
Ne dedik... " Hem eğitim hakkı... Hem de din ve vicdan özgürlüğü gereği... Türbanlı kızlar üniversitede okur! "
Demokrasi ve özgürlük istiyorsan bunu savunacaksın. Ama aynı anda... Tam da özgürlük ve demokrasinin gereği olarak... Alevinin de eğitim hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünü savunmak gerekir. Milyonlarca Alevi'yi göz göre göre üzmek vicdansızlık değil mi?
Hem 1982 Anayasası'nı baskıcı bulacaksın... Hem de devletin din dersi vermesini gerekli gören 24'üncü maddesini savunacaksın... Olmaz öyle şey!
Türbanlı üniversite öğrencilerinin önünü açmak için nasıl 10'uncu ve 2'nci maddeleri değiştirdiysek... İcabında 24'üncü maddeyi de değiştiririz; olur biter.
Türbanlıya yapılan zulüm de, Alevi'ye (ya da diğer inançlara ve inançsızlığa) yapılan değil mi?