Salih Memecan ile tartışıp dururuz. O futboldan hoşlanmaz. Bense asıl meselenin 'yönetim' olduğunu söyler dururum.
Yani konu futboldur ama... Buradaki temel ilkeleri başka alanlara da aktarabilirsiniz: Devlet yönetimi, parti yönetimi, şirket, fabrika, dizi film yönetimi gibi.
Profesyonel futbol dediğimiz etkinlik, neticede spordan hareketle oluşturulmuş ' şov' işidir.
Stada gelenlere ya da TV karşısına geçenlere kulüp birkaç vaatte bulunur: Güzel bir oyun... Galibiyet... Şampiyonluk gibi...
Sahadaki oyun bir üründür; öncelikle görsel bir ürün. Ancak futbolun farkı, ürünle tüketicisi arasındaki güçlü manevi bağdır.
Satın aldığınız tıraş bıçağı bozuk çıkarsa, anında atıp başka bir markaya geçebilirsiniz. Ama futbolda öyle olmaz: Yenilginin ardından sinirlenir, bağırır çağırırsınız ama bir hafta sonra yine merak ve heyecanla tuttuğunuz takımı izlersiniz.
Bu açıdan bakıldığında futbol yönetimi ile dizi filmler arasında bir paralellik göze çarpıyor: Yapımcı... Yönetmen... Oyuncular. Öte yanda: Kulüp yönetimi... Teknik direktör... Futbolcular.
İkisinde de temel mekanizma aynıdır: Yapımcı parayı bastırır... Yönetmen ve oyuncular ortaya seyirciyi bağlayacak bir şov koyarlar... Başta yatırılan para katlanarak geri döner.
Fenerbahçe'nin teknik direktörü Zico bu mekanizmaları kavrayabildi mi? Kuşkuluyum.
Sahaya evlere şenlik 11'lerle çıkıyor... Maç sürerken oyuncuların pozisyonlarını yeniden belirlemede geç kalıyor... Futbolcu değiştirirken de ya yanlış yapıyor ya da geç...
Üstüne üstlük rakip takımı analiz etmediğini, karşı tarafın önemli oyuncularına karşı doğru dürüst tedbir almadığını da görüyoruz.
Son olarak: Lig fikstürünü dahi doğru dürüst incelemediği, Antalyaspor ve Sivasspor karşılaşmalarında ortaya çıkıyor. Bu iki kritik maçı kazansa takımı kopup gidecek. Ama Zico durumun ciddiyetinin farkında olmadığı için, tedbir almadan çıktığı bu maçları hüsranla bitiriyor.
Ve sonuç: Şampiyonluk yarışını çoktan bırakıp ikincilik için mücadele etmeleri gereken, Tigana ve Gerets'e adeta moral hocalığı
yapıyor... "Devam edin, mücadeleyi bırakmayın, bakın ben sizden kopmadım, ha gayret" diyor sanki.
Halbuki: Sinema, TV, müzik ya da futbol... Hiç fark etmez: Şov çok büyük paraların döndüğü ciddi bir iştir. Zico şu ana kadar bu işi kıvırabildiğini bize ispatlayamadı.