Haftalık Nokta dergisinin 4'üncü sayısında İstanbul Acıbadem'de kuaförlük yapan Nuri Pehlivan ile konuşulmuş.
"Kadınları memnun etmek çok zor" diyor 22 yıllık kuaför: "Mesela dergiden kısa bir saç kesiyoruz. Aynısını da kessen 'çok kısa' der. Oysa dergide gösterdiği saç zaten kısadır. Oradaki kafayla kendi kafasını bütünleştiremez . Bunun gibi özellikle kesim ve renklendirme işlemlerinde çok fazla sorun yaşıyoruz. Hayatım kadın, bıktım artık. Erkek arkadaş istiyorum."
Pehlivan'ın teşhisi doğru! Birçok kadın dergideki görüntü ile kendi saçı arasında bağlantı kuramaz. Çünkü kadınların ' mekânuzay algısı' zayıftır. Tabii hepsi değil ama çoğunluğu, iki boyutlu bir görüntüyü, zihninde üç boyutlu olarak hayal edemez.
Mesela birçok kadın haritaları okumakta, haritaya bakarak yolunu bulmakta zorlanır. Çünkü haritadaki iki boyutlu simgesel anlatımı, gerçek hayattaki üç boyutlu yollara, tabelalara dönüştüremez. İkisi arasında bağlantı kuramaz.
Mesela İngiliz biyolog John Mannig gibi bazı bilim adamları bunun testosteron hormonuyla ilgili olduğunu öne sürüyor.
Onların izinden gidersek... Aslında Nuri Pehlivan'ın kendisine sorun çıkaracak kadınları tanıması çok kolay: Yüzük ve işaret parmaklarına baksın. İşaret parmağı, yüzük parmağından daha uzun olan bir kadın (ki kadınların çoğu böyledir), büyük olasılıkla yukarıda sözünü ettiğimiz zihinsel dönüştürmeyi yapamayacağı için sorun çıkarır.