GEÇEN gün Roger-Pol Droit'nın gündelik hayata ilişkin felsefi deneyleri konu edinen kitabından söz etmiştim. İşte bir örnek daha... Deney: 1000'e kadar sayın. Süresi: 15-20 dakika. Araçlar: Yok. Etkisi: Kritik.
İlk bakışta hiçbir anlamı yok bu deneyin. Sıkıcı, monoton, mekanik bir uğraşa benziyor. Halbuki değil. Çağrışımı bol. Bazı bölümleri kolay: 1, 2,
3, gibi... Bazısı zor: 847, 848, 849, gibi... Bazı sayıların kişisel anlamı var: Mesela okul numarası... Kimi sayılar gelenekler ya da din açısından anlamlı: 41, 33, 99... Kıyısından köşesinden cinselliği çağrıştıranlar var: 31, 69... Sonra hafıza ve konsantrasyon devreye giriyor: "Doğru sayıyor muyum? Atladım mı? Karıştırdım mı?"
O basit sandığımız işin bir anda gayet zor olduğunu fark ediyoruz. Kendimize olan güvenimizi yitirdiğimiz oluyor. Belki de bu fikri ortaya atan felsefeciye (ya da burada ona değinene) kızıyoruz.
Saydık, bitirdik. Ne öğrendik? 1000 büyük bir sayı. Şimdi bir de 1000 yılı hayal edin. Kimler geldi geçti onca yılda...
1000'e kadar saymayı ele alacağımı duyurduğum için okurumuz Hakan Ayan denemiş. Bakın ne diyor:
"Gerçekten çok zormuş. Önce hemen biter zannediyosunuz ama yaklaşık 16 dakika sürüyor. İlk 500'ü 6, sonrası 10 dakika ve asıl işkence ikinci bölümde başlıyor: Bitmiyooor! Tam, bitti kurtuldum, dediğinizde ise yanılıyosunuz. Çünkü şu an saymayı bitireli 15 dakika oldu ve ne zaman aklım bir boşluk bulsa saymaya başlıyorum. Kişilerin 'inşallah hayatın boyunca bine kadar sayarsın' şeklinde beddua etmesi gayet sevimli ve sonuç verici olur!"