Eskiden sık sık kullanılan kimi kavramlar artık tedavülden kalktı. Bunlardan biri de oportünist.
Yurtdışından ithal ettiğimiz bu kavramı kelimesi kelimesine Türkçe'ye çevirdiğimizde 'fırsatçı' diyoruz.
Ancak oportünist daha kapsamlı bir kavram. Sözlükler şöyle diyor: "Davranış ve kararlarını belirli ahlak kurallarına ve bir düşünce sistemine göre değil, zamanın gereğine uyarak şahsi çıkarlarına en uygun düşecek tarzda ayarlayan kişi."
Bir vakitler 'oportünist'i en çok Marksist solcular kullanırdı.
Siyasi açıdan... İlkelerinden taviz yeren, 'burjuva' partileriyle işbirliğine girenler, oportünistlikle suçlanırdı.
Düşünsel açıdan... Başta Karl Marx olmak üzere, Marksizmin temel eserleri içinden günün şartlarına ya da kendi çıkarlarına uygun bölümleri alıp, onlara karşıt bölümleri ise es geçenlere de oportünist denirdi.
Evet oportünisti en çok solcular kullanırdı ama fırsatçılık, cımbızcılık, ilkesizlik sadece o kesime has değildi. Milliyetçi, muhafazakâr, dindar kesimlerde de oportünistlik yapanlar bulunurdu.
***
Bu uzun girişten sonra gelelim Başbakan Erdoğan'ın, "Ben yeni bir şey söylemedim... Atatürk'e göre de din toplumun çimentosudur... Gidin Nutuk 'u okuyun" sözüne...
Şu anda önümde Nutuk duruyor: Küçük harflerle dizilmiş, yine de 700 sayfa! Siz bu koca eseri okuyana kadar, gelin ben size Atatürk'ü dua ederken gösteren şu fotoğrafı hatırlatayım. Bu fotoğrafa bakarak "Vay, Mustafa Kemal dindar bir kişiymiş" diyebilirsiniz.
Ama bu düpedüz yanlış bir yorum olur.
***
Cumhuriyeti kuran kadro, özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında din adamlarıyla ve Kürt ileri gelenleriyle ittifak yaptı. Ama ne zaman ki gücü elinde topladı... İşte o vakit bu iki grubu da saf dışı bıraktı.
Kemalist iktidar, 'dini çimento olarak' görse, niye halifeliği kaldırıp, tekke ve zaviyeleri kapasın? Niye 'laiklik' ilkesini yerleştirmeye çalışsın? Niye ezanı Türkçe okutsun? Onlar dini daima 'taktik' olarak kullandılar.
Bu çizgi daha sonra da devam etti: Kenan Evren, 12 Eylül (1980) darbesini pekiştirmek için konuşmalarında, söylevlerinde Kuran'dan alıntılar yapmadı mı?
Bugün de devlet, başı sıkıştığında, çeşitli konularda Diyanet İşleri'ni öne sürmüyor mu? Kriz dönemindeki "Dolar değil Türk Lirası kullanın" vaazlarını ne çabuk unuttunuz?
Özetle: Başbakan Erdoğan'ın dini Nutuk'ta araması oportünizmdir!
Elbette bu fikri destekleyecek; orada bir cümle, burada bir fotoğraf, şurada bir belge bulabilirsiniz Ama bütün bunlar işin esasını değiştirmez. Kemalistler asla din ve Kürt 'dostu' olmadı.
***
Not: Hasan Cemal, fırtınalar koparan kitabında, Atatürk'ün demokrasiyi hedeflediğini, aksini iddia eden İlhan Selçuk ile bu konuda sık sık tartıştıklarını belirtiyor. Eğer yaşasaydı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, İsmet İnönü gibi dünya dengelerini gözeterek, belki Atatürk de demokrasiye geçecekti. Ancak yaşadığı dönemde Atatürk'ün demokrasi hayalleri kurduğunu söylemek kolay değil. Öyle olsa, bizzat arkadaşı Fethi Okyar'a kurdurduğu, icabında müdahale edebileceği 'Serbest Fırka'yı niye kapatsın?
***
Benim açımdan olay şöyle: Ne dinin önemli bir 'toplumsal yapıştırıcı' olduğunu söylemek... Ne de demokrasiyi savunmak için Kemalizm'den icazet almak gerekiyor.
Yani oportünizme sapmaya gerek yok! Fikrin neyse söyle. Nutuk'a gönderme yaptın diye kimse sana inanmaz ki!