Kadıköy Maarif Koleji-Anadolu Lisesi 50'nci yılını kutluyor. Bu vesileyle dün okuldaydık. Tarihçi Yavuz Selim Karakışla ve tekstil yöneticisi Ali İzzet Eken ile birlikte bir konuşma yaptık. Dışişleri Bakanlığı'ndan Selahattin Alpar ise gelemedi. Nedenini tahmin edebilirsiniz: AB ile kızışan görüşmeler.
Öğrencilere söylediğim, her fırsatta tekrarladığım bir noktayı sizlerle de paylaşmak isterim:
Asla mesleğinizle yetinmeyin. En az bir hobiniz olsun. Başta aileniz ve iş arkadaşlarınız olmak üzere çevrenizdekiler sizi hobinizle de tanısın. Bu konuda bir soruları olduğunda önce size başvursunlar; 'Ona soralım, o bilir' desinler.
Hobi edinmek sizi sadece manevi açıdan tatmin etmez. Aynı zamanda toplum içinde ayrıcalıklı bir yer edinmenizi sağlar.
Öğrencileri bilemem ama büyükler bu tavsiyeden çok hoşlandı. Hatta 1963 mezunu, tatlı dilli abimiz Ali İzzet Eken kendinden örnek verdi: "Arkadaşlarımla briç oynarım, maça giderim. Ama 50 yaşında hiçbir kişisel hobim olmadığını anladım ve suluboya dersleri almaya başladım. Şimdi resim yapıyorum."
İnşallah öğrenciler arasından da bu yoldan gidenler çıkar. Hobinin niteliği önemli değil: Müzik, sinema, spor, sanat, koleksiyonculuk, tarih... Herhangi bir şey olabilir. Yeter ki meslekleri dışındaki bir konuyla derinlemesine ilgilensinler. Böylece daha yetkin insanlar haline gelecekler!