Hazine Müsteşarlığı'nın verilerine göre bir kişiye iş yaratmak için 118 milyar lira yatırım yapmak gerekiyor. Tabii bu rakam sektörüne göre değişiyor. Mesela 'teknoloji yoğun' bir sektör olan enerjide bu rakam 3 trilyon liraya yaklaşıyor.
Enerji hariç tutulduğunda, diğer sektörlerdeki bir kişiye iş yaratmak için gereken ortalama para şöyle: İmalat sektöründe 128 milyar, hizmet sektöründe 108 milyar, tarımda 106 milyar, madencilikte 79 milyar lira.
Ayrıca: Bir kişiye istihdam yaratabilmek için (yine enerji sektörü hariç) ortalama olarak 48 bin dolarlık ithalat yapmak gerekiyor.
Türkiye'de yüz binlerce insan işsiz. Onlara iş alanları yaratmak şart. Peki bu parayı nereden bulacaksınız?
Maalesef yerli kaynaklar buna yetmiyor. Sermayemiz kısıtlı. O zaman mecburen yabancı sermayeyi ülkemize çekmemiz ve onu yatırım yapmaya teşvik etmemiz gerekiyor.
***
İşte bu noktada Avrupa Birliği ile ilişkiler çok önemli. AB'ye üye olmasa dahi, bu sürece girmiş bir ülkeye yabancı sermaye daha fazla ilgi gösteriyor. Çünkü o süreçte ekonominin Batı standartlarına göre işleyişi garanti altına alınmış oluyor. Siyasetçiler ve bürokrasi 'kafalarına göre' ekonomiye müdahale edemez hale geliyorlar.
Yabancı sermayeye, özelleştirmeye ve AB'ye karşı çıkan 'Kızıl Elma İttifakı' işte tam bu noktada zortluyor! İşsiz kitlelere nasıl iş alanları açacaklar? Bunun hesabını veremiyorlar. Onun yerine hamasi nutuklarla milli duyguları sömürüyorlar.
Eğer bir Kızıl Elmacı ile karşılaşırsanız ona sorun: 'İşsizlere nasıl iş bulacaksın?' Eveleyip gevelemeye başladığını göreceksiniz. Sonunda lafı döndürüp dolaştırıp 'Bizim yönetimimizde devlet sana iş sağlar' dediğine şahit olacaksınız. Sanki devletin verdiği para zaten halktan topladığı vergiler değilmiş gibi...
Üstelik bu modeli Türkiye zaten denedi ve defalarca duvara tosladı.