Hans Peter Kraus'un (1907-2003) otobiyografisini okuyorum: İlginç, şaşırtıcı, heyecanlı, öğretici... Müthiş bir hayat.
Kraus kim mi? Ne devlet sırlarını ortaya çıkarmış bir casus, ne yeni yerler keşfetmiş bir seyyah, ne de olağanüstü buluşlar yapmış bir bilim adamı. Sadece bir sahaf. Ömrünü az bulunur kitaplara adamış bir kişi. 20'nci yüzyılın en ünlü sahafı.
Kraus bir hazine avcısı, bir dedektif gibi kitapların izini sürüyor. Aradığı şaheserleri bazen bir tavan arasında buluyor, bazen postadan çıkan bir mektubu değerlendiriyor.
Dan Brown'ın 'Da Vinci Şifresi' neticede bir kurgudan ibaretti. Kadıköylü sahaf Lütfü Seymen'in Müteferrika Yayınları'ndan çıkan 'Bir Nadir Kitap Destanı'nda ise 'gerçek' şifreler çözülüyor, 'somut' kanıtlar değerlendiriliyor.
Bu kitabı, sadece, herhangi bir alanda koleksiyonculuk yapmak isteyenlere değil... Ticarete atılmak isteyen gençlere de öneririm. Orada 'alışverişin' ruhu var: Aksi bir müşterinin ruh hali nasıl değiştirilir? Elindeki malı satmak istemeyen bir kişi nasıl ikna edilir? Fiyat pazarlığı nasıl yapılır?
İşte Kraus'tan tadımlık iki alıntı:
* "Kitap satın almaya çalıştığınızda 'hayır' sözü birçok değişik anlama gelir. Bu ya 'Fiyat yeterince yüksek olursa satacağım' ya da ' Bugün kendimi iş konuşacak havada görmüyorum' demektir. 'Hayır' sözünün apaçık ve kuşku götürmez bir anlamda kullanılması seyrek görülen bir durumdur."
* "Birçok insanın gönlünü kazanmanın en hızlı yolu onun mesleğiyle ilgilenmekten geçer."