Fenerbahçe, Gençlerbirliği maçında en önemli tehlikeleri topla rakip ceza sahasına giden, çalım atabilen oyuncularıyla yarattı. Aurelio böyle daldı, vurdu, top direkten döndü. Mehmet Yozgatlı sağlı sollu çalımlarla girdi ama arkadaşları uyanmadı, iyi yer tutamadı, gol kaçtı.
Niye böyle oldu? Çünkü Gençler adam adama savunma yapıyordu. Herkes tutulmuştu. Bu şartlarda organize atak mümkün olmuyordu.
Peki ne yapmalı? Ya her zamanki gibi duran toplara bel bağlayacaksın... Ya uzaktan şut çekeceksin... Ya da 'çalımcı' biri defansı dağıtacak...
Böyle biri var mıydı Fener'de? Evet vardı: Olcan Adın!.. 1985 doğumlu Genç Milli Olcan, Türkiye liginin Yıldıray Baştürk'ü gibi. Hızlı, seri, kıvrak. Sol ayaklı. Çalımı basıp geçiyor, şaşırtıcı ara paslar atıyor.
Boyu nispeten kısa (173 cm.) olduğu için, hata yapmadığı sürece ondan topu almak hiç kolay değil. Sonuç: Yıldıray gibi Olcan da sık sık faulle durduruluyor. Aman ne güzel: Alex gelsin, frikiği köşeye taksın!
Bence Olcan, ikinci yarıda yorulan, adım atamaz hale gelen Tuncay'ın yerine düşünülebilirdi.
Olcan tecrübesizmiş. Doğru ama o riski alacaksın işte. Nasıl olsa Olcan'ı sahaya sürdün diye maçı kaybetmezsin. Peki ya becerirse? Birlikte kahraman olursunuz!
Bence Daum, Olcan'ı almayarak taraftarla arasını ısıtma fırsatını da kaçırdı. Eğer bu cesaretini gösterseydi, Fenerliler, "Helal olsun Daum'a, kazanmak için her yolu denedi" diyecekti.
Şimdi ise hafızalarda, Gençler'in yerinde duramayan hocası Ziya Doğan'a karşılık; maç boyunca oturan, ruhsuz, beraberliğe razı bir Daum kaldı.