Fatih Akın'ın yeni filmi 'İstanbul Hatırası-Köprüyü Geçmek' gösterime girdi. "İstanbul'u müzisyenler ve müzikler vasıtasıyla anlatıyor" ibaresini duyduğum için hemen izledim.
'İstanbul Hatırası' konulu film tadında bir belgesel. Kimler yok ki: Sezen Aksu, Orhan Gencebay, Erkin Koray, Müzeyyen Senar, Duman, Baba Zula, Ceza, Mercan Dede, Selim Sesler, Brenna MacCrimmon, Aynur, sokak çalgıcıları...
Ayrıca: Röportajlar, eski film, fotoğraf, konser ve afişlerden görüntüler...
Fatih Akın, İstanbul'un müzik coğrafyasını Alman rock gitarcısı Alexander Hacke'nin gözünden anlatmış.
Önce "İstanbullular sadece güzel bir film olduğu için değil, kendilerini de görmek için bu filmi izlemeli" diyelim...
Ardından da notlarımıza geçelim:
* Orhan Gencebay'ın 'Hatasız Kul Olmaz' adlı parçasını stüdyo dışında yorumlaması harika. Bu parçanın seçilmesinden ayrıca mutluluk duydum; çünkü bence Gencabay'ın en iyi eseridir. Sadece bu bölüm için dahi filmin DVD'sini alırım.
* Müzeyyen Senar bölümü nefis: Hele rakı bardağını iki parmağıyla kenarından tutup havada çevirişi ve parçanın sonunda kafaya dikişi olağanüstü. (Aynısını Sabah'ın Atina muhabiri Stelyo Berberakis de yapıyor!)
* Türk hiphopçu Ceza'nın bölümü çok çarpıcıydı. Babasının, "Bizim için müzik Eric Clapton'ın, Jimi Hendrix'in yaptığıdır. Önceleri çok tuhafıma gitti" dediği sahneyi sakın kaçırmayın.
* Benim de sevdiğim klarnetçi Selim Sesler ve Roman müziği bölümü uzayıp hantallaşmış. Balkan müzikleri hayranı Kanadalı şarkıcı Brenna MacCrimmon ise çok şirindi.
* Gözlerimiz ve kulaklarımız Müslüm Gürses'i de aradı. Çünkü onun 'göğsüne jilet atanlar' gibi ayrı bir dinleyici kitlesi var. Müslüm Baba böyle bir film için olmazsa olmaz sayılır.
* Türk pop müziği sadece Sezen Aksu ile temsil edilmiş. Halbuki Aksu bir bakıma kategori dışıdır. Burada bir yorum yapayım. Fatih Akın'ın popçuları es geçip, buna karşılık Beyoğlu'nun sokak müzisyenlerine son derece duyarlı bir biçimde yaklaşmasının ardında ne olabilir? Alman entelektüelleri kendi pop müziklerinden pek hoşlanmaz. Alman popunun Avrupa'da önemli bir yeri yoktur. Biraz köylü işi kalır. Buna karşılık sokakta, metroda sesini duyuran Alman protest müziği gayet güçlüdür. Acaba Fatih Akın, bizim 'muhalif' sokak müzisyenlerinde mesela Berlin'i mi buldu?