İngiltere'de anket yapılmış. Sonuç: 'Randevuya 10 dakikadan fazla gecikeceksen, cep telefonumla haber veririm.'
Yani 5 dakika gecikecekseniz aramıyorsunuz. 10 dakika ise bir eşik oluşturuyor: O andan itibaren bekleyenin kızacağını (ya da üzüleceğini) tahmin ediyorsunuz.
Çeşitli konulardaki 'tahammül sınırları' nasıl da değişiyor. Cep telefonsuz dönemde arkadaşlarımızı yarım saatten fazla beklediğimiz olurdu. 'İllegal siyaset' yapanlar ise dakikliğe çok önem verirdi. Polise yakalanma korkusuyla beş dakika bekleyip kalabalığa karışırlardı.
Attila İlhan'ın bu tür halleri anlatan 'Beş Dakika Bekle Git' şiirini hatırlamanın tam zamanı:
Sen İstinye'de bekle ben buradayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa seni korkutuyor
Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git