Cuma gecesi 24'üncü Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin açılışına gittik. İşte birkaç not:
* İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı'nın konuşması çok güzeldi. Benim açımdan daha önemlisi İstanbul Valisi Muammer Güler'in konuşmasıydı. Biz daha, "Eyvah, acaba lafı uzatıp, milleti sıkar mı" diye düşünürken Vali Güler sözünü bitirmişti bile! Bir devlet görevlisinin bu noktayı kavraması çok iyi: Eğer amaç bir mesajı iletmekse... Uzun uzun nutuk atmanın hiçbir yararı yok. Çünkü akılda kalan; kısa, öz, net ifadeler oluyor.
* Bu yıl 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü' Sophia Loren'e verildi. Dakikalarca alkışlanan Loren'in, "Bu ödül benim için çok değerli... Evimdeki iki Oskar ödülünün arasına koyacağım" demesi çok hoştu. Ancak sunucu Ceyda Düvenci'nin bu sözü hakkıyla Türkçe'ye çevirememesi burukluk yarattı.
* 'Onur Ödülleri'ni dağıtan Hülya Avşar sahneye çıktığı andan inene dek, hiç durmadan siyah elbisesini çekiştirip durdu. Tamam çoğu kadın bu tip etkinliklerde ' Acaba iyi görünüyor muyum' kaygısı içindedir. Ancak Avşar gibi tecrübeli bir sanatçının bu davranışı, "Madem bu kadar tedirgin, niye o elbiseyi giymiş" yorumlarına yol açtı.
* Alt kat davetlilere ayrılmıştı. Ancak ilgi çok büyük olduğu için üst kata, balkona çıkanlar oldu. Halbuki bu alan biletliydi. Dolayısıyla elinde biletiyle bir yetkili arayanlar, ayakta kalanlar ve hatta kızıp gidenler oldu. Bu soruna gelecek yıl bir çözüm bulunacağına eminim.