Geçmişi insanın peşini bırakmıyor! Malum dizi yazıdan sonra Nurcular, düzenledikleri sempozyum, kongre, panel gibi etkinliklere davet ediyorlar. Her seferinde konunun uzmanı olmadığımı... Sadece kırık dökük bilgilere, gözlemlere (ve hatta önyargılara) sahip bulunduğumu belirtiyorum... Onlar da her zamanki alttan alan, nazik, sevimli ama bir o kadar da ısrarcı üsluplarıyla " İlle de gelin " diyorlar.
Artık şunu rahatlıkla öne sürebilirim: Nurcular, " Bunlar cumhuriyet düşmanı " türü klişe laflar etmeyen, kendilerine az buçuk nesnel bakabilenleri dinlemekten büyük haz alıyor! Eh, o zaman günah benden gitti dedim... Ve geçenlerde Yeni Asya gazetesi Bursa temsilciliğinin düzenlediği panele katıldım. Konu: " Sınıf, medeniyet, inanç gibi ayrılıkların uzlaştırılmasında Bediüzzaman Said Nursi'nin rolü... " Önce bir iki gözlem:
* Diğer konuşmacılar: Prof.
Süleyman Uludağ, Dr. Senai Demirci, araştırmacı Alev Erkilet Başer.
* Tayyare Kültür Merkezi hınca hınç doluydu. Birçok kişi paneli ayakta izledi.
* Büyük salonda hiç kadın yoktu. Birinci balkonun tamamı türbanlı kadınlarla doluydu. İkinci balkonda ise hem kapalı, hem açık kadınlar göze çarpıyordu. Ben her fırsatta Nurcu erkeklere " Ayrımcılık yapmayın, kadınları da aranıza alın " diyorum, onlar da ısrarla, " Valla bizim böyle bir politikamız yok, kendiliğinden oluyor, geleneksel bir durum " diyorlar.
* Yeni Asya grubunun kanaat önderi Mehmet Kutlular cemaate ve olaylara hakim bir kişi. Bir ara, "Müslümanlar, ABD emperyalizmi ile mücadele etmelidir " türü laflar edenler oldu... Hemen kürsüye çıkan Kutlular, özetle, " Biz siyasi bir grup değiliz, savaşa ya da barışa devletimiz karar verir " dedi. Konu kapandı!
***
Ben de kabaca şunları söyledim...
Türkiye giderek daha fazla global ekonominin bir parçası olacak. Bu süreç iki çok önemli sonuca yol açacak:
1) Daha fazla kapitalistleşeceğiz.
2) Köyden kente göç hızlanacak.
Ancak... Kapitalizm hem kurar, hem yıkar. Bir yandan yeni iş alanları açarken, diğer yandan bazı iş alanlarını yok eder. Hem iş yaratır, hem de işsizlik.
Bu hızlı dönüşüm toplumda ciddi sancılara yol açacaktır. Örneğin büyük kentlerdeki hırsızlık, kapkaç, gasp gibi suçların hızla artması söz konusu sorunlara örnektir.
Bence önümüzdeki dönemde sivil toplum kuruluşları bu gerilimin azaltılmasında önemli görevler üstlenecek. Kanıksadığımız anlamda 'formel' bir sivil toplum kuruluşu sayılmasa da, adeta bir STK gibi davranan ve gönüllülerden oluşan bir dinitoplumsal grup olan Nur cemaati, bu sancılı süreçte önemli roller üstlenebilir.
***
Kendimi aldatmıyorum:
Elbette ki dini grupların Kemalist kadrolarla ve laikliğin bugünkü uygulanış biçimiyle sorunları var. Ancak onlar da bu ülkenin vatandaşı. Ve hiç kuşkunuz olmasın: Bir savaş çıkarsa, göğüslerini seve seve siper edeceklerdir.
Peki benzeri bir toplumsal dayanışma neden başka alanlarda, başka sorunlarda gösterilmesin? Mesela ' Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği' ile Nur cemaati, mesela Avrupa Birliği destekli bir projede neden geçici de olsa işbirliği yapmasın? Hayal mi kuruyorum? Olsun, hayallerden zarar gelmez!