Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Bir kez daha Gülen cemaati

Hatırlarsınız: Utah Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü hocalarından Hakan Yavuz ile Nurcular, Fethullah Gülen cemaati ve AKP üzerine yaptığımız söyleşiyi burada yayınlamıştım. Tabii alanımız sınırlı olduğu için söyleşinin bazı bölümlerini atmak, bazı bölümlerini ise özetlemek gerekti. Hakan Yavuz yanlış anlamalara yol vereceği kaygısıyla
ABD'den kimi noktaları açmak istediğini belirten bir eposta gönderdi. Aşağıya alıyorum:

***
Mülakatımızda dile getirdiğim argümanların daha iyi anlaşılması için üç konunun altını çizmek istiyorum.

Birincisi, Fethullah Gülen etrafında şekillenen ve tamamen Anadolu insanının gönüllü katkılarıyla ayakta duran bu hareket, ilhamını İslami kaynaklardan ve Osmanlı mirasından alsa da, bu çağdaşlaşmayı amaç edinen bir sosyoeğitim hareketidir. Amaç eğitilmiş insanlardan oluşan imaneksenli ahlakla şekillenmiş bir cemaat oluşturmak ve yaşatmaktır. Eğitimle bilginin güce dönüştürülmesi söz konusudur. Eğitime önem veren bir hareketin eleştirel düşünceye tamamen kapalı olması mümkün değildir. Yazıda bahsi gecen "Bu budur! Bunu sorgulamayın" cümlesinin bağlamı verilmemiş. Bu iman konusunda takınılan bir tavırdır. İman konusunda ödün vermeyen bu hareket, başka alanlarda eleştiriye ve sorgulamaya açıktır. Gülen hareketinde 'iktidar' değil, tüm diğer baskı grupları ve sivil toplum hareketleri gibi hedeflerine ulaşmak için ' güçlü olma' arzusu vardır.

İkincisi, bu hareket geliştikçe birçok dönemden geçti ve geldiğimiz aşamada hareketin ciddi anlamda Weberci bir çerçevede "rasyonelleşmesi veya laikleşmesi" söz konusudur. Hareket her ne kadar gönüllülere dayanıyorsa da, üst kısımda "maaşlı bir profesyonel kadro" vardır. Bu kadro hareketinde ciddi anlamda iş ahlakına, profesyonelleşmeye ve her şeyden önce kurallara göre hareket etmeye büyük önem verilir. İşte bu, hareketin hem modernite, hem de kapitalist yapıyla bütünleşmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca yine bu özellik Gülen hareketini diğer Nur hareketlerinden ayırıyor. Hocaefendi öldüğü zaman hareket tıpkı Said Nursi olayında olduğu gibi parçalanarak devam edecektir.

Üçüncüsü, bu hareketin manevi lideri olan Gülen sivil toplum taraftarı ve her kesimle diyalogdan yanadır. Hocaefendi'nin karizmatik bir ' manevi lider' olduğu kesindir. Aynı zamanda bir fikir önderidir. Fakat Türk-İslam geleneği içindeki klasik ' şeyh' tanımına girmez. Çünkü önderliğini yaptığı hareket bir ' tarikat' değildir. Eğitim hedefli dini duygulardan beslenen bu hareketin düşünce alanındaki yapı taşlarını hoşgörü, diyalog ve dayanışma oluşturuyor.
Selamlar, H.Y.

***
Emre Aköz'ün notu:
1) Açıklamanın burada çıkan şöyleşiden özde hiçbir farkı yok. Ama bazıları her an "yanlış anlamaya" hazır olduğu için Yavuz'un açıklamasını yayınladım.
2) 'İktidar' ile 'güç' hemen hemen aynı kavramlar. İngilizcesi 'power'. İktidar deyince aklınıza sadece 'hükümet' geliyorsa... Ne diyeyim; bağlamdan çıkarmanız gerekirdi. Ama insan yanlış anlamaya hazır olunca hoşgörü gösteremiyor tabii!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA